Kuşlar gibi özgür olabilmek.

Öyle midir acaba? Kuşlar özgür müdür?

Belki de durumlar hiç sandığımız gibi değildir.
Onlar da bize bakıp böyle bloglar yazıyorlardır kimbilir?
“İnsanlar gibi özgür olabilmek” diye.

Acaba ellerimiz için “Ne kadar da maharetli kanatları var...oysa biz ise kanatlarımızı sadece uçmak için kullanıyoruz” da diyorlar mıdır?

Peki bloglarında bizim resimlerimizi koyup insan olmaya özeniyorlar mıdır?

Üst tarafa koyduğum kuş resmini aylar önce çektim. Öğrenci labına şöyle bir uğramıştım...baktım kenarda duran bir kuş var içi doldurulmuş tabii ki.

Çektim hemen resmini. Sonra da düşündüm ne kadar özgürdü diye?

Çürüme ve yok olma özgürlüğü bile yok aslında.

Almışız doldurmuşuz. Sonra da laboratuvar da öğrencilere eğitim materyali yapmışız.

Tıpkı öncesinde yazdığım bir blogta olduğu gibi insan kemiklerini doldurmuşuz kutulara eğitim amaçlı gösteriyoruz, anatomimizi öğretmek için.

Hangimiz daha özgür onlar mı biz mi? Aklımız sayesinde sadece bu dünyada değil...uzayın derinliklerinde de dolaşıyoruz. (Şimdilik çok derinlerde değil ama o da yakındır).

Özgürlük büyük nimet, özgürce düşünebilmek ve özgür yaşayabilmek harika. Bunun bilincinde miyiz acaba? Ve insan olarak bizler birbirimizin özgürlüklerini kısıtlarken ki düştüğümüz gülünç durum nedir?

Yoksa bencillik midir? Hani daha da fazlasına sahip olabilmek hırsıyla. Hani daha da fazla tüketebilmek amacıyla.

Özgür olabilmek ne güzel...tıpkı kuşlar gibi işte...özgürce uçabilmek yani...

Bir dakika bir dakika...hani biz daha özgürdük?

(bu yazım Milliyet Blog sitesindeki kendi alanımda 25.8.2008 tarihinde yayımlanmıştır ilgili link:http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=127843)