Bu akşam yanımda olsaydın, bu kadar yalnız hisseder miydin?
Peki bu akşam yanında olsaydım, bu kadar mahsun hisseder miydim?
Herhalde bunların hiçbiri aklımızda olmazdı...
İnsan hiç bilmedigi bir şeyi düşünebilir mi?
Daha neler var bilmediğimiz...ve düşünemediğimiz.
Ayrılıkları hiç bilmemişseniz...öğrendiğiniz de çok mu incinmişsinizdir?
“İncinmek” ne kadar da kibar bir kelimeymiş. Buraya yazınca farkettim ama yok galiba bir de incindiğimde farketmiştim.
Kokular ile hafızanın paralel çalışabildiğine dair araştırmalar var. Anıları gözünüzün önüne anında getirebilirler. İlle de bir parfüm ve eski sevgili eşleşmesi yapmaz ki beynimiz. Bazen bir koku çoçukluğumuzu hemen yanıbaşımıza getirebilir...mesela büyükannemizin yaptığı bir yemeğin kokusudur anılarımızı canlandıran.
Her güneşli havada gökyüzüne böyle gözlerinizi de biraz kırıştırarak bakınca...içiniz neşeyle dolar mı? Ve sonra içiniz kıpır kıpır olurken...o anın hiç bitmesini istemez ama koşarak yetişmek zorunda olduğunuz servis aracı, hayata yeniden herşeyi unutturarak mı döndürür sizi?
Bir takım şarkılar ruhunuzu bambaşka bir havaya sokarken...dünyanın en güçlü, en çekici, en mutlu insanı olduğunuzu bir an bile olsa hatırlatmaz mı? Ve hatırlatıyorsa eğer kısacık bir an bile olsa, güzel değil midir?
Bir blog yazarken bir sonraki blogta yazacağınız konu aklınıza o an gelir ve yazdığınızı bir kenara bırakıp sizi daha bir heyecanlandırmış olana devam eder misiniz? Yoksa görev bilinci ile elinizdekini mi bitirmeye gayret edersiniz?
Bir yaz akşamı hiç sahilde uzanıp yıldızları seyretmiş misinizdir hem de denizin karanlığı ve serinliği bir adım ötede beklerken? Sonra usulca kalkıp evinize gitmişsinizdir. Aradan yıllar geçtiğinde tekrar o geceyi hatırladığınızda eve döndüğünüzde ne yaptığınız değil de aklınızda sadece yıldızları seyrettiğiniz an mı kalmıştır?
Önceleri kabalıklara ve yalana dayanıksızken...bunlardan her yerde olduğunu görüp zamanla demir insan, çelik insan mı olmuşsunuzdur? Dayanıklılığınız artmış olsa da yine de kabalığın olduğu yerde çok fazla hala duramıyor musunuzdur?
İnsanların aslında hem çok benzer, hem de inanılmaz farklı olduklarını gördükçe şaşırıp kalmış ama sonra alışmış...ve sonra yine şaşırmış. Artık sonunda da bu gelgit duyguları kabullenmiş misinizdir?
Her ölümde hayatınızın anlamını düşünüp...geçiciliğinizin farkına varabiliyor musunuz? Yoksa zamanın sonsuz bir bekçisi olduğunuzu zannedip acımasızca hala kendinizi kandırıyor musunuz?
Bu sorgulama paragrafları daha devam eder...ama ben duruyorum.
İsterseniz siz yorumlarınızla devam edin ve hepimiz ile paylaşın.
5 Yorum:
İnsanlar yaradılışta aynı fakat durumlar karşısındaki reaksiyonları farklıdır bu da zilyon tane farklı insan olduğunu zannetmemizi sağlar... Heyecan bazı bazı maymun iştahlı yapar kişiyi... Beynin çalışması asla durmadığından rüya içinde dahi anında bambaşka görüntülere dalan kişi... Vazgeçmek kolaydır hayal gücü geliştikçe... Belki de en zoru insanlardan vazgeçmektir. Bir anda sevdiklerinden vazgeçen kişi ise evet, demir insandır..
unutmuyoruz ama alışıyoruz galiba. içimizde pek çok şey kabuk bağlıyor zamanla geçmişin dikişleri açılıp kendimizi eskilerde bir yerlerde bulsak da uzun sürmüyor yine kaldığımız yerden devam ediyoruz hayata. ama aslında hepimiz gerçeğin içindeyken dbir yandan da içimizdeki düşlerde yaşıyoruz ki böyle olmasa sanırım kaldıramayız da hayatı...
Her bir dostun kalıbını toprağa verdiğinizde, bir gün bu akibetin zamanının size de geleceğini düşünürsünüz de kendinize , dostunuzla birlikte ağlarsınız.Ruhun beden kalıbını toprakta bırakmasının ardından nasıl özgürleşip huzura kavuştuğu bilinmediğinden yaşanmışlıklar listene pozitif yada negatif olarak ekleyemezsin .Yani sonuç olarak ölüm güzeldir diyemezsin.Bir tek hakkında yorum yapılamayan yaşanmamış şeyler galiba.Sevgilerimle.
evet insanlar farklıdır ve öyle olmalıdır da zaten.sen unutulmazsan sen de kimseyi unutamazsın,buna hakkın yoktur çünkü.o yüzden buna alış.
güzel soru soruyorsun vesselam :)
Yorum Gönder