22 Kas 2008

Yanlış anlaşılmamak için


Açıklamalarla geçiriyoruz ömrümüzü. Yanlış anlaşılmamak kaygısıyla sürekli durumumuzu açıklamaya çalışıyoruz.

Neden,
niye,
niçin
varyasyonları ile başlayan soru cümlecikleri ile sorgulanıyoruz sürekli.
Rahat bırakmıyorlar hiç.

Mesela tam çalışmanızın ortasındasınız telefon çalıyor, “yemeğe çıkalım hadi” diyorlar. Kısaca “çok meşgulum gelemem” demek yerine önce neden gelemediğimizi daha iyi açıklamamız gerekiyor.

Meşguliyetin sebebi nedir?
Öyle kestirmece yok.

Bir şey isterken de hep sebep belirtiyoruz... “Eeee, şeyyyy....şey için kullanacaktım, alabilir miyim?” Ne için kullanacaksak kullanalım işte. Sebep belirtmek zorundayız sanki.

Bir şeylere “Hayır” derken...arkasından çünkü ile başlayan cümlelerimiz de oluşmaya başlıyor hemen.

Aman yanlış anlaşılmayalım,

aman amacımız da belli olsun,

aman kırmayalım.

Öyle hemen kısacık “meşgulumleri”, “gelememleri”, “olmazları”, “şimdi sırası değilleri”, “istemiyorumları” hep açıklayalım böyle sade bir şekilde söylemeyelim.
Yanlış anlaşılmaktan kaçtıkça, inadına sanki yanlış anlaşılmalara doğru yuvarlanalım.

Mesela ben bugün bu konuyu yazmayı  seçtim. Çünkü...

6 Yorum:

Unknown on 22 Kasım 2008 14:55 dedi ki...

anlayış kıtlıkları doğuruyor bunları, insanlar sadece "hayır" ile tatmin olmuyorlar, hayır işte, sebebi önemlimiki? sana açıkladığımda tatminmi olucaksın, istmiyorum işte..
güzel bi nokta, hoş bir anlatım tarzı..
sebep belirtmekten hiç haz etmeyen insanlar oldukça zor durumda kalıyorlar bu yüzden..

sufi on 22 Kasım 2008 17:36 dedi ki...

Mazeret öne sürmeden konuşamayanları (ben gibi) öyle güzel anlatmışsın ki, Ben de benden bahsediyorsun sandım.Gitmem lazım çünküüü kedi aç..Gitmem lazım makinada çamaşır var...Bu gün gelemem çünküüü!!!Yarın belki gelirim ama nasipse!!! gibi binlerce mazeret .Kendi inanmadıklarına başkalarını inandırmak adına söylenmesi gereken bahaneler sıralaması.Oysa oturmak istemiyorsun gitmek istiyorsun artık.Neden artık gitmek istiyorum diyemiyoruz ki.Evet kırmamak isteği galiba.Bu da kaytarmaca ya neyse...Dilek

Mehtap Pasin Gualano on 22 Kasım 2008 20:48 dedi ki...

Baskalarindan onay beklemek yuzunden galiba butun aciklamalar.. "en kabul edilebilir nedenleri soyluyorum, sen de beni onayla.."
Sosyal bilinc oyle buyuk bir yuk ki omuzlarimizda.. Bir bosverebilsek, az kelimeyle cok sey anlatabilmeyi hatirlardik belki, cocuklar gibi..

Merve Y. on 22 Kasım 2008 23:12 dedi ki...

gerçekten ya neden kime hesap vermek zorunda hissediyoruz kendimizi?

Biraz on 23 Kasım 2008 06:12 dedi ki...

>serzenis meraklisi
her seyi kisisel aliyoruz ..kisa cevaplar tatmin etmiyor cunku hemen aliniyoruz...gecistirildigimizi zannediyoruz belki de.

>sufi
Halbuki mazeretlerimiz ne kadar akillarinda kaliyorki...o anlik meraklari gectikten sonra hatirlamiyorlar bile cogu zaman...ama hatirladiklari mazeretsiz, bahanesiz caveaplarimiz oluyor ve aliniyorlar hemen.

>Mehtap Pasin Gualano
onaylanmak...bu tarafini dusunmemistim...paylastiginiz icin tesekkurler hakikaten.

>Merve(mj*)
kendimiz haric herkese galiba :)

7.oda on 17 Nisan 2009 09:56 dedi ki...

kalemine sağlık :)) en büyük derdimi anlatmışsın yahu !!!
ama böyle malesef hayat..
şimdi düşün.. sen bir akşam beni arıyorsun.. ve ben sana sadece "şimdi uygun değilim" deyip kapatıyorum.. ardından açıklama yapmazsam, sen telefonu kapatınca kurmaya başlıyorsun ve kafanda 1000 tane senaryo ile dolaşıyorsun.. ne zamana kadar.. ben bir açıklama yapana kadar :)
hayat böyle be alper..
biz birilerine açıklamalar yapar dururuz tüm gün herşey için..
karşılığında da herkesten açıklamalar toplarız.. kurmadan rahat yaşayabilmek için :)

 

Blog Listem

Hayattan ve Masallardan Biraz Copyright © 2009 WoodMag is Designed by Ipietoon for Free Blogger Template