15 Mar 2009

Biz de onunla aynı fikirde değiliz!


Üzgünüz, Darwin’in türlerin evrimi konusunda yazdıklarının hala gündemde olmasından. Kabullenemiyoruz.
Nasıl oluyor da biz böyle kendi halimizde yaşarken 200 bin yıl gerilere gidildiğinde kökleri bizi gösteriyormuş?

Kabul edemiyoruz.
Neden böylesine korkunç bir türü bizimle ilişkilendirmeye çalışıyorlar?
İnsan diyorlar kendilerine, kimi zaman sebepsiz yere bile birbirlerini ortadan kaldırıyorlar. Hatta hepimizin yaşadığı bu dünyayı ise hızla yok ediyorlar.
Ozon tabakası diye bir şey varmış, o koruyormuş canlıları güneşin zararlı etkilerinden ve daha bir sürü yararlı işleri de varmış. Ben elbette bilemiyorum detaylarını. Akıllı olan onlar, ben değil.

Ama sanki yaptıkları ve buldukları her şey daha da yok etmek için.
Hiç gitmedim ama duydum, kutuplar buzlarla kaplıymış...ve şimdi oralar da tuhaf bir değişime girmiş. Eriyormuş büyük buz kütleleri.
İklimler filan değişecekmiş hatta değişmeye başlamış. Ben bile farkediyorum...eskiden böyle değildi havalar.

Biz sebep olmadık tüm bunlara...ama onlar tüm
acımasızlıkları, iki yüzlülükleri ve bencillikleri ile her şeyi yok ediyorlar.
Tamam yesinler birbirlerini ama bize bile bulaşıyorlar.
Sanki dünyanın hakimi gibi davranıyorlar.

Kabul edemiyorum...bizden gelemez, gelmiş olmamalı bu insan dedikleri canlılar.
Oysa biz maymunlar kendi halimizde yaşıyorduk...mutlu ve sakin.
Bazen delirsek de deliliğimiz kendimizeydi. Galiba bu insan dedikleri canlılar ile tek ortak noktamız yine onlardan biri olan Darwin’in çok yanıldığı konusunda birleşiyor olmamızdır...ve ötesi de yoktur.


***


Bilimin aydınlattığı yolda sorular sorulur. Cevabının ne olacağı korkusu kalplerimizi sarmadan sorulduğu için de cesaretle üzerine gidilir.
Karşılığı para değildir.
Karşılığı, yıllarınızı ve belki ömrünüzü verdiğiniz soruların cevaplarını almaktır. Bazen elbette yetmez ömrünüz...sizden sonra gelen berrak ruhlar ve aydınlık beyinler cevapları arar.

Bilim “neden?” sorusunu sorduğundan olacaktır... "neden?" sorusunun sorulamadığı yerlerde pek sevilmez...
Halbuki “
neden?” sorusu bilim için önemli bir sorudur.
Cevapların başlangıcıdır.

Cevaplar hemen o dakika gelmeyebilir.
Ama zaman içinde, berrak ruhlu bilim insanları cevapları bulurlar. Evrim konusu da böyle bir konudur. Evrim canlılığın ayrılmaz bir parçasıdır. Evrim ille de insan maymundan gelmiş demek anlamına gelmez. Bu şekilde yani "evrim, sadece maymundan insanın gelmesidir..." şeklinde düşünenler ise elbette konunun çok dışında ve kulaktan dolma bilgilerle beslenmiş kişilerdir. Evrim canlılığın devamı ve ortam koşullarına uyum ve hatta gelişimi için gereklidir.

İnsan genom projesi bitirildi (genetik dizisi ya da gen haritası demek istiyorum). Aynı şekilde daha bir çok canlının da gen haritası bitirildi ve bitiriliyor. Tüm bunlarda da görüyoruz evrimin etkilerini.
Bilim ve din ayrı kulvarlarda koşmaktadır. Birinde sorular sorulur diğerinde ise... sorular sorulmaz inanılır. İkisinin de doğal ortamı budur. Karıştırmaya gerek yoktur. Bilim adamları özgürce düşünmeli ve sorularını sorabilmelidir. Tıpkı dindeki özgürce inanmayı ve kabullenmeyi istemek kadar doğaldır.
Bu yüzden din ve bilim apayrı alanlardır.

Tıpkı Madam Curie’nin de dediği gibi
“Hayatta öğrenilecek şeyler vardır, korkulacak şeyler değil.”

 

 

16 Yorum:

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri on 15 Mart 2009 15:35 dedi ki...

Harikasın sevgili Biraz, sevgilerimle...

Evren on 15 Mart 2009 15:50 dedi ki...

bir ayırabilsek inanmakla soru sormak arasındak farkı, bir anlayabilsek kabullenmekle merak etmek arasındaki farkı, bir fark edebilsek inançların bir taraf olmak da kullanılmaması gerektiğini o zaman özgürleşeceğiz dünyada... ve tabi diliyorum bir yansıması olarak Türkiye'de. Sevgiler...

Mehtap Pasin Gualano on 15 Mart 2009 16:01 dedi ki...

Tubitak'ta Darwin nedeniyle olanlari okuduktan sonra, insaf dedim.. insaf hakikaten de.. Hic kimse, gormek istemiyenler kadar kor olamiyor gercekten de..

guguk kuşu on 15 Mart 2009 16:09 dedi ki...

Madam Cruie'ye olan saygım bu sözü ile bir kat daha arttı. Din ve bilim nedense birbirine düşman gibi bile göründüler bazı insanlara. Oysa ikisinin de yolunun sonu aynı yer. tanrı olmak=herşeyi bilmek, kontrol etmek. Sadece yolları farklı biri bilimle tanrıya ulaşabilirken diğeri dinle ulaşıyor belki iki genel insan tipine göre bu böyle ayrılmıştır. Bilim insanları mantık yordamıyla tanrıyı bulurken, din insanları yüreği ile bulacaklardır. Ben dinin de sorgulanabileceğini düşünüyorum, sorguluyorum da. Olanı hap gibi almak değil bana göre inanmak. Olanların içinden eksiltip, ekleyip, bölüp, çarpıp ulaşmak.

Biraz on 15 Mart 2009 18:47 dedi ki...

>özlem
destegin icin tesekkurler sevgili ozlem.

>Evren
Ve ikisinin de birlikte ama ayri ayri yasayacagini gorsek.

>Mehtap P.G
Uzuntu verici tum bu gelismeler.

>guguk kuşu
ben ikisinin yolunun ayni yer oldugunu dusunmuyorum. Deneyler ve bir takim sorular tanriyi bulmak icin sorulmuyor ki bilimde.

Din ve bilim bence ikisi de ayri ve ikisi de ozel...ve kutsal. Nasil ki inanclara yorum yapmak dogru olmazsa, bilimsel dusunceye de ayni hassasiyetle saygi gostermek gerekiyor diye dusunuyorum.

guguk kuşu on 15 Mart 2009 19:43 dedi ki...

Bilimin amacı nedir? bilinmeyenleri bilmek ve bu bildiklerimizi kullanarak, insan hayatını mükemmeleştirmek değil mi? peki bütün bilinmeyenleri bilen kim? tanrı değil mi? yolun sonu aynı biraz, bilim adamları, bilim yapanlar bilinmeyenleri bilerek tanrıya yaklaşıyor eğer bi gün bilinmeyen hiç bi şey kalmazsa tanrı oluruz. Bilim adamları kısa vadedeki amcın farkında, kanserin nedenini açığa çıkarmak gibi ama uzun vadede sonuç farklı. Tanrıya yaklaşmak. hepimiz tanrı olmaya çalışıyoruz, ama önümüzdeki kısa vadeli amaçları araç olarak kullanarak. tanrıyı bulmanın ve anlamanın 2 yolu var: biilmek ve inanmak. İnsanlar da iki tip zaten. Mantık kullananlar, inanmayı seçenler. Ben hala aynı şekilde düşünüyorum.

YALNIZLIK OKULU on 16 Mart 2009 14:18 dedi ki...

Çok güzel bir yazı olmuş özellikle ben ilk kısma bayıldım gerçekten maymunlar daha çok kızıyorlardı bu konuya çünkü yaşadığımız evreni yok etme gibi bir özelliği olan bizlerin atası olamazlar...

Belgin on 16 Mart 2009 14:30 dedi ki...

Biraz`cim biraz önce bir dergide düsüncelerimizin Beynimizi nasil degistirdigine dair bir yazi okudum, bunu türkceye cevirmeye ve arkadaslarimiza bilgi vermeye benim sözcüklerim yetmiyor. Düsündümki bunu yapsa, yapsa Biraz yapar dedim, eger zamanin varsa ve istersen yapabilirmisin? Bu konunun hepimizi cok ilgilendirecegini saniyorum.
Web-adresi: http://www.mindandlife.org/

Sevgilerimle

Biraz on 16 Mart 2009 14:37 dedi ki...

>YALNIZLIK OKULU
Tabii kiziyorlardir bence de!

>Belgin
Yazinin direk linkini de yazabilir misin cunku o linke gidince ana sayfa aciliyor hangi yaziydi acaba?
Tesekkurler.

Belgin on 16 Mart 2009 15:12 dedi ki...

Yazinin bilgileri bu sayfadan olabilir diye düsünyorum.
http://www.mindandlife.org/conf09.dharamsala.html

Dergideki yazida buydu:)
http://www.pm-magazin.de/de/heftartikel/artikel_id3318.htm

Bu linkler bir ise yarar insallah:)

Sevgilerimle

Biraz on 16 Mart 2009 20:46 dedi ki...

>Belgin
Aktueldeki yazi Almanca...ve ne yazik ki Almancam eskisi kadar iyi diil:(
Obur link ise yapilacak bir konferanstan bahsetmekte:(

Belgin on 17 Mart 2009 09:37 dedi ki...

Biraz´cim o zaman ben kendim dilimin döndügünce yazayim, sana postaliyayim sen de bir göz gezdir. olurmu?
Ama bunu ancak hafta sonunda yapabilirim:)
Sevgilerimle

umursamaz on 17 Mart 2009 12:46 dedi ki...

soruları ayırsak belkı cevaplarıda farklı gelecek. malesef farklı sorular farklı yollarda ve farklı amaclarla soruluyor

aahmetcelebii on 18 Mart 2009 23:18 dedi ki...

1.si; tamam insan maymundan gelmiş inandım ama maymun nereden gelmiş? yani bunun sonu yine Allah'a dayanmıyor mu, neden bu şiddet bu celal.

2.si; bu bilim denen şey gün geçtikçe saçmalamaya başlıyo, sanki bilim bu kadar ilerlememişken daha güzeldi herşey.

3.sü; okumaktan keyif aldığım bir yazı olmuş, teşekkürler..

Biraz on 19 Mart 2009 04:20 dedi ki...

>Pırıltılı cadı
Haklisin...ayri ayri olsa farkli anlamlar icerecek galiba

>aahmetcelebii
1.si; yani gelmistir ya da gelmemistirden ziyade hepsi Allah'in yarattigi canlilar o yuzden maymundan gelinse de uzulmeye gerek yok...kelebek de tirtildan geliyor mesela...sonuc da Allah'in gucu her seye yeter...Zaten evrene bakip da muthis dengeyi gorememek buyuk acizlik olacaktir diye dusunuyorum.

2.si; Iyi ki bilim var diyorum :)

3.su; kendimce fikirlerimi paylasmayi istedim...tesekku8r ederim.

Unknown on 20 Mart 2009 17:09 dedi ki...

Bilim ve din ayrı kulvarlarda koşmaktadır. Birinde sorular sorulur diğerinde ise... sorular sorulmaz inanılır. İkisinin de doğal ortamı budur. Karıştırmaya gerek yoktur...

***********************************
Tanrı'ya inanmak içinde kendimize soru sormazmyız? neden-sonuç ilişkisi kurulmazmı? ben hiç körü körüne inanmadım kimse beni zorlamadıda inanmayı tercih ettim.ama sorular sorarak.hala daha bir çok sorum var.elbet onlarıda bulucam eninde sonunda...bence ikisi birbirinden çokta alakasız değil! Bilim adamları istedikleri kadar inkar edebilirler bilim ve tanrının farklı kulvarlar olduğunu.ikiside aynı kapıya çıkıyor sonuçta sadece seçtikleri cümleler farklı... tabii bunlar tamamen benim düşüncelerim.herkese saygım var...

 

Blog Listem

Hayattan ve Masallardan Biraz Copyright © 2009 WoodMag is Designed by Ipietoon for Free Blogger Template