Modern zamanlar, hani şimdiki zaman demek istiyorum (!).
İşte bu şimdiki zamanlarımızda farkettik ki biz insanlar epey farklıymışız ama aynı zaman da hiç de farkımız yokmuş.
Önemli olan “insan olabilmekmiş”. Ama aynı zaman da belli bir gruba ait olmak da önemliymiş.
Halbuki insanlar eşitmiş. Sonra eşitliğin ne kadar eşit olmasını konuşur olmuşuz.
Bu eşitlik durumları, hani zamanında engizisyon mahkemelerinin durumunu hatırlatıyor. Hani ortaçağda filan cennetten arsalar vaad edilirken, insanlar bu dünya hayatında acı çekseler de öbür taraftan aldıkları cennet arsalarının mutluluğu hatta huzuru getireceğine inandırılan kitleler.
Peki bu hayatta imkan sağlansa da cefa çekmeseler? diye sorulduğunda.
“Yok onların ki öbür dünya da...! Neyse biz keyfimize bakalım” mı demişlerdir?
Bu arada “Kitleler” ne kadar da acımasız bir kelime. Kimsenin kimseden farkı olmadığının bir simgesi gibi.
Halbuki insanlar eşitmiş. Sonra eşitliğin ne kadar eşit olmasını konuşur olmuşuz.
Bu eşitlik durumları, hani zamanında engizisyon mahkemelerinin durumunu hatırlatıyor. Hani ortaçağda filan cennetten arsalar vaad edilirken, insanlar bu dünya hayatında acı çekseler de öbür taraftan aldıkları cennet arsalarının mutluluğu hatta huzuru getireceğine inandırılan kitleler.
Peki bu hayatta imkan sağlansa da cefa çekmeseler? diye sorulduğunda.
“Yok onların ki öbür dünya da...! Neyse biz keyfimize bakalım” mı demişlerdir?
Bu arada “Kitleler” ne kadar da acımasız bir kelime. Kimsenin kimseden farkı olmadığının bir simgesi gibi.
Hakikaten birbirimizden farkımız yok mu? Mümkün değil.
Temel insan hakları ve yaşamı dışında bir benzerliğimiz ve galiba eşitliğimiz de yok gibi.
Temel insan hakları ve yaşamı dışında bir benzerliğimiz ve galiba eşitliğimiz de yok gibi.
Sıfatlarımızla birbirimize üstünlük sağlarken bunun en güzel örneklerini veriyoruz zaten.
Mesela “Sen benim kim olduğumu biliyor musun” derken ...
Bu aslında gereksiz bir söz.
Onun yerine üzerinize şöyle bir barkod koysak, gözlerimize de bu barkodu okuyan lensler...
Mesela “Sen benim kim olduğumu biliyor musun” derken ...
Bu aslında gereksiz bir söz.
Onun yerine üzerinize şöyle bir barkod koysak, gözlerimize de bu barkodu okuyan lensler...
”Ne” olduğunu aman pardon “kim” olduğunu demek istedim...hah işte neyse yani kim olduğunu bilemediğimiz abilerin ve ablaların barkodlarını okur daha onlar ağızlarını açmadan biz kapıları açardık onlar için...Ne de olsa eşitlik güzel bir şey.
Özellikle bir yerlere bilgi ve birikimi ile gelmeyenlerin sıfatlarını gözlerimizin içine tüm yetersizlikleri ile sokmaya çalışmalarının verdiği o ızdıraplı külfet katlanılır olurdu.
Hani filmlerde geçer ya...”herkesin bir fiyatı vardır dostum” replikleri, işte bu modern zamanlarda değişime uğramış bir halde...”herkesin bir barkodu vardır dostum” şekline dönüşmüş durumda.
2 Yorum:
Fakat, fakat sevgili Biraz !
Doğuştan ortak bir barkod kütüphanesi ve onu değerlendirmeye alacak diğer bir kütüphaneye ihtiyaç varr. Yoksa, yoksa file not found, sen kimsin, try again vaziyetleri.. hıhıhıhıı.
Çok beğendim sonuna kadar haklısın ve bir o kadar da acı..
Sevgiyle...
Sevgili Ali, hep "try again" li yasiyoruz galiba ve bunu da umutlu olabilmek sagliyor:)
(bu arada ancak firsat bulabildim yazabilmeye:)
Yorum Gönder