23 Ara 2008

Bulutlar...




("Ocean of noise", Arcade Fire)

Yaşadığım şehirde bana en çok ilginç gelen şeylerden biri de her mevsim gökyüzümdeki bulutların hep büyük bir hızla bir yerlerden bir yere geçip gitmesidir.
Sanki kafanızın üzerinden bir nehir akar, sanki hep gökyüzünün bir acelesi vardır. Ama bu özellik İstanbul’da bu kadar değildir, ya da gittiğim, gördüğüm diğer şehirlerde de böyle değildir.

Bazılarında sanki öylece kalırlar ve bir süre sonra giderler.

Bazılarında ise öylesine yavaştır ki, zannedersiniz aynı görüntü yıllarca orada kalacak.

Nereden mi biliyorum tüm bu bulutlarla olan hikayeleri?

Öyle alışkanlık yaptı ki her gittiğim şehirde gökyüzünü fena halde izlemeye başlıyorum. Aklımın bir yerlerine not ediyorum hemen. Soruyorum sonra da kendi kendime acaba yaşadığım şehrin gökyüzünden daha hızlısı karşıma çıkacak mı?

Hayatlarımız da galiba aynen böyle, akıp akıp gidiyor bir yerlerden bir yerlere, tüm hızıyla.

Ya da tüm durgunluğuyla ve belkide tüm acımasızlığıyla geçiyor.

O bulutlar ne yaparsanız yapın gidecekler tutamazsınız.

Hayatlarımızdan da böyle geçiyor birileri bazen en sevdiklerimiz oluyor onlar, bazen en nefret ettiklerimiz ama hiç biri kalmıyor öylece.

Hayatta hepimiz çeşitli zorluklarla karşılaşıyor ve mücadele ediyoruz.

Farketmesek de, anlamak istemesek de her bir mücadele bizi daha da güçlendiriyor.
Önceleri demir insan, sonra çelik insan oluyoruz ve belki daha da sonrasında artık bir daha öyle kolay kolay eğilip bükülmüyoruz.

Evet, hayat zor.

Evet, hayat acımasız da.

Ama fena halde de güzel.
Galiba yaşamaya, hatta acı çekmeye değecek kadar güzel (!)
Sonuçta bizler de tıpkı o bulutlar gibiyiz.

Birilerinin gökyüzünden akıp gidiyoruz öylece.

5 Yorum:

metanoia forever on 23 Aralık 2008 10:42 dedi ki...

sabahları bilgisayarımı açıp sana ilk yorumu gönderen olmak hoşuma gidiyor. Bazen işler nedeniyle yetişemiyorum ama bugün biri benden önce tıklamazsa emelime ulaşacağım.
Ben bulutları çok izlerim...onları bişeylere benzetirim hep..kuzulara, gergedanlara, bacası tüten bir eve...bazen de kaybettiğim yakınlarıma nedense onların hep bu bulutlar üzerinde puf puf oturduğunu düşünürüm. ve onlara selam yollarım bunları genellikle araba yolculuklarımda yaparım. sonra normal zamana döndüğümde bir de bakmışımki bambaşka bir yerdeyiz zaman dediğimiz ama aslında ne olduğunu tam bilemediğimiz şey geçivermiş biz bambaşka bir yere gelivermişiz. bizler hep nehrin akıp gittiğini sanarız ama nehir yerinde durur akıp gidense sudur. biz acaba o sumuyuz? hani bir durakta yanyana duran arabadan biri hareket ettiğinde diğeri kendini hareket ediyor sanar ya? hep merak etmişimdir gerçekten zaman var mı diye. yoksa biz bişeyleri algılayabilelim, kendi platformumuzda belli bir düzene koyabilelim diye uydurulmuş bi şey mi? (eğer öyleyse bu saatleri boşa mı takıyoruz?)

Unknown on 23 Aralık 2008 15:55 dedi ki...

biraz; yazılarının, düşüncelerinin tadı damağımda kalmıştı... nasıl değişmez bir tad bu? hala aynı!
eksiklerimizi gösteriyor olsada mutluluk saçabilirmi cümle yığınları? seninkiler saçıyor!
gökyüzü objeleri o kadar çok ilgimi çekmiştirki, ilk başlarda hep onların üzerine yazardım bişeyleri... sonra hiçbirinin sabit olmadığını görünce, yazılarımdaki temel objeleri değiştirmiştim... :)
gelip geçiciyiz vesselam...
sevgi ve saygılar biraz, biraz değil, baya fazla! :))

özii on 23 Aralık 2008 16:10 dedi ki...

Bazen o bulutların arasındaki şimşek , bazen yıldırım gibi geçiyoruz belki de. Şiddetli fırtınalara tutulup , yağmurlar gibi göz yaşları döküyoruz.

Ama bulutlarda bir süre sonra sakinleşip durulmuyor mu ? Her şeyi kabullenişimiz , işte o zaman başlıyor galiba...

Biraz on 23 Aralık 2008 17:58 dedi ki...

>metanoia forever
begeni ve destegin icin cok tesekkur ederim:)
Guzel orneklervermissin...otobus olayi hakikaten ne de guzel anlatiyor durumlarimizi.

>serzenis meraklisi
kahirli yazilar yazmayi sevmiyorum...huzunlu yazilarim olsa da icinde umut olmasina ozen gosteriyorum...Zaten hayat zorken buradaki anlik kacislarimizi karartmak moral bozmak istemiyorum..gercekcilikten de uzaklasmayarak elbette:) ama biraz hayal dunyasina da bulasarak:)

>ozii
ben disardan seyretmistim sen en iclerine girip anlatmissin...farkli sekilde bakmami sagladigin icin ise ayrica tesekkurler.:)

7.oda on 7 Mart 2010 22:45 dedi ki...

hiç sevemedim ben bulutsuz gökyüzünü.. hep çok boş geldi öyle masmavi dümdüz gökyüzü..
bulutlar olmalıydı.. parça parça.. onlardı o sonsuzluğa anlam katanlar..
hızlı hızlı yer değiştiren bulutlarla kaplı bir göküyüzünde her an değişir görüntü.. ve ben fotoğraf çekmeye doyamam :)

 

Blog Listem

Hayattan ve Masallardan Biraz Copyright © 2009 WoodMag is Designed by Ipietoon for Free Blogger Template