27 Oca 2009

Genlerimiz, Geleceğimiz ve İlişkilerimiz.



Güvercinlere bakarken hepsi de birbirinin aynı görünüyor diye düşündüm…acaba nasıl eşlerini şaşırmıyorlardı?
Hepsi aynı ya (!)… Karbon kopya sanki.

Belki de onlar da bize baktıklarında insanların birbirinin tıpkı aynısı olduğunu sanıyorlar.
Yok aslında, öyle değil.
Aynı değiliz biz. Değil mi?
Yoksa aynı mıyız?

İnsan gen haritası bitirildi. Ya da diğer bir deyişle "insan genomu" artık biliniyor.
DNAmızın kodları çözülmüş durumda ama tam olarak anlaşılmış değil elbet.

İnsan genomu ne ki?

DNAmız yaklaşık olarak 3 milyar nükleotidten oluşmakta.
Daha güzel bir örnekleme şöyle olabilir belki de.

İnsan DNA’sını bir kitap olarak düşünürsek ya da ansiklopedi diyelim; üç milyar harften (nükleotid=harf diye benzerlik kurabiliriz) oluşmuş diyebiliriz.

Ya da şöyle de düşünülebilir,

Bloglarda binlerce yazar var herkes aynı harfleri hatta kelimeleri kullanarak yazıyor. Ama birimizin yazdığı diğerine benzemiyor belki benzer paralellikte; ama aynı değil!

Genetik yapımız da böyle bir şey en basit anlatımıyla…

İki insan arasında ki fark, DNA dizisi bakımından sadece %0.1.  
O küçük, küçücük farklılık hastalıklara dayanıklılığımızı, çabuk yaşlanmamızı ve daha birçok önemli farklılığı belirliyor.

Çok yakında herkesin bireysel genomu bir CDye girecek… Böylece ne tip hastalıkların genlerini taşıdığınızdan tutun da hangi tür ilaçlara uygun tepki vereceğiniz önceden bilinecek.

Hatta kalp krizi geçirmiş bir kişinin kalbinin bu zarar gören ve bağ dokusuna dönüşerek, artık kassal bir fonksiyonu kalmamış bölgesine yapılacak bir gen terapisi tekrar kalp kasının o bölgede şekillenmesini sağlayacak.

Derinizden alınacak küçük bir parçanın hücreleri, kök hücreye dönüştürülüp yeniden kodlama yapması sağlanarak gerekli uzuvlara dönüştürülecek…
Mesela kaza sonrası kolu kopan bir kişinin kolunun geliştirilmesi gibi…

Harika!
Ama insanız ya her güzelliğin bir de şeytani tarafını keşfedeceğiz…
Belki de çoktan keşfettik.

Mesela;

- Bir iş başvurusunda belki de genomunuzda yer alan bir hastalık potansiyeli yüzünden o işe alınmayacaksınız.

- Kız istemeye gittiğinizde "Evladım çıkar bakalım şu CDyi de uzmana gösterelim…Varsa eger öyle bir kalıtsal hastalık durumları kusura bakma kızı veremeyiz, " denecek. "Hah ben de tam size onu soracaktım ben de kızın CDsini bir uzmana göstermek istiyorum, " diye hemen cevabı vereceksiniz.

-Ya da aramızdaki kertenkele kafalılar yine işin açık yanını bulacak...ve korsan CD dönemi olacak. Eskiden kasetçilere nasıl müzik parçalarını ısmarlıyorsak. Bu sefer de 
"evet evet abi...o hastalığı silelim...ha evet bunu da silelim...bak şu arada Alzheimer'a yol açan gen var onu da sil istersen...gazetede okudum o olunca oluyooomuş..."

-Ya da iş başvurusu için, kız isteme için genom CD si hazırlayan mafya oluşmaya başlayacak.

- Ya da hayat sigortası, sağlık sigortası yaptıracaksınız. Yine genomunuzun ne kadar riskli olacağı hesaplanıp ona gore aidatlarınız düzenlenecek. Ve hemen siz de korsan CD cilere koşacaksınız...Ta ki bir gün işyerinde kalp krizinden KÜTÜNK! diye gidene kadar herkes sizin sahteciliğinize kanacak (ben gittikten sonra bana neeee! demeyin...öbür tarafta sahtecilik çok fena cezalandırılıyor...).

- İlişkilerinizin seyri bile belki de bu bilgiye göre bir şekil alacak…
Kız sizi çok seviyor; ama yok devam etmiyor… Çünkü bir şekilde öğrenmiş işte hızlı yaşlanıyormuşsunuz siz… Sizin biyolojik saatiniz normalden hızlıymış.

Örnekler çoğaltılabilir…

Buraya yazılanların hiçbiri hayal mahsulu fikirler değildir…
Bazıları uygulanmakta, bazıları için ise en az 15-20 yıllık bir zamana ihtiyaç vardır.
(korsan CD hayal mahsülü ama biz onu da yaparız...)

("Evladım, şu kansere filan da çare var mı?... O nolucaak?" diye soranlara ise "Evet abla ona da var ama yine zaman lazım, " demekten başka bir cevap yok şu an ne yazık ki)

Bu bakımdan sanki ilişkilerimizin de geleceği genlerimizde gibi görünüyor.

(Bu yazı daha önce MB'de yayımlanmıştır...ama burada yeniden düzenlenmiş versiyonu yayımlanmaktadır)

13 Yorum:

özii on 27 Ocak 2009 12:25 dedi ki...

Örneklendirmeler çok hoştu, beğendim . Gerçekten de sahtecilikte bir numara olduğumuz düşünülürse CD filan vız gelir. Eminim , yaparlar , bulurlar bir yolunu . Kusursuz " DNA Cd'si çıktı " diye de camlara yapıştırırlsar. O hastalığı içermeyen kalmadı , abi yarın gel akşama hemen kopyalarız vs, vs...

Evet , genlerimiz hakkımızda çok şey söyleyecekler, bakalım gelecek nasıl şekillenecek ?

öykü on 27 Ocak 2009 12:47 dedi ki...

Yazı cok bılgılendırıcı ve cok guzel ıfadelendırılmıs severek okudum....Insan kendını aşan yenı yenı seyler ogrenıyor kesfedıyor ama korkularım var bu konuda.. Ustun ınsan dıye sınıflandırılmalar yapıp ta bu eksık, bu bozuk ,bu defolu dıye acaba gıderek ınsan ırkını sadece bellı bı sekılde kalıplandırılmaya da sokar mı bu gelısmeler dıye..
( mesela ozurlerı olan ınsanların yasama hakkı ellerınden alınır mı.. onların soyu kırılır mı gıbı gıbı... )

LÂL on 27 Ocak 2009 13:17 dedi ki...

çok etkilendim.. bir o kadar da ürktüm.. Sanki daha az şey bilirken daha mı mutluyduk ne...

Vladimir on 27 Ocak 2009 14:39 dedi ki...

ÇOk ilginç, biz bunun da korsanlığını kesin ilk etapta hızlı bir biçimde başlatırız. Hile genlerimize işlemiş bizim

Biraz on 27 Ocak 2009 15:10 dedi ki...

>özii
Genelde hafif de olsa bilimsel yazilari pek okumuyor ve hatta bilim ile de pek ilgilenmiyoruz...ama isin kertenkeliligi soz konusu oldugu anda dunya duruyor. Korsan CD mizah olsa da ben inaniyorum biz de bu da olacaktir.

>öykü
Elbette seytani dusunen insanlar var ama onun yaninda hakikaten var gucuyle insanlik icin calisanlar da var.
Ozurluler konusunda ben aksine umutluyum...ozellikle protez uzuvlar kullananlar bir gun bizzat kendi hucrelerinden yapilmis uzuvlarina kavusacaklar. Yakin bir gelecek de olmasa da olacak bu. Kimbilir belki de cok hizli gelisir her sey belki bizler bile hayatimizin sonlarina dogru bu gelismeleri gorebiliriz.

>LÂL
Bildikce korkularimiz azalacaktir diye dusunuyorum. Bilginin olmadigi yerde korku daha tehlikeli bir hal aliyor bence.

>Vladimir
Bence de:) hatta korsan teknolojisi daha cabuk gelir.

TUĞBA'NIN DÜNYASI on 27 Ocak 2009 15:31 dedi ki...

Merhaba;
örnekleri ben de çok sevdim.çok da gerçekçi.Yani olmayacak şeyler değil.Ama o cd den bende olsun ister miydim bilmiyorum.yine de bilmek isterdim ve tabi upuuzzuuun yaşamak için yolunda gitmeyen birşeyleri düzeltmek için.ama bu işin daha çok uzun zaman alacağını düşünüyorum ben.şanssız bir insanım bu hususlarda kesin biz öldükten sonra herşeyi çözerler:)ama belki de gerçekten herşey daha az bilinirken daha mutlu oluyor insan gbi geliyor bana.ürkütücü bir durum.bu kadar gelişmeyi kaldırır mı dünya emin değilim.

ıvır zıvır on 27 Ocak 2009 15:48 dedi ki...

evet ..çok ilgniç ve bi o kadarda tehlikeli görünüyor....

zaten bir filmde... tam da bu tehlike üzerine yapılmış bir senaryo vardı...film adını unuttum ancak iki kardeşten biri temizlik işlerine yetecek kadar sağlıklı olduğu görünüyor... ona göre büyüyor ve eğitim alıyordu...
diğer kardeşi çok iyi ciğer... kalp vb... sebepler nedeniyle iyi bir dedektif oluyor... :(
sonradan yetersiz denen kardeş herşeyi azimle başarıyor elbet ama toplumun bakışı hep farklı oluyor ona karşı

bugün tavukları tüysüzleştirip ışıkta büyütüp... sayılı günde sayılı yumurta aldıkdan sonra kesiyorlar ... :(
işte bu kadar basit ...
dünya bişeyi çok seviyor...
STANDARTAŞMAK...

başka yerlerde başka şeylerde duyuyoruz... yaa annenin karnıdaki çocuğun muhtelif yetersizlikler sebebiyle anne karnında öldürmeyi devlet görev edinirse.. (bugün bile kısmen yapılıyor)..

bu çocuk doğamaz şöyle şöyle rahatsızlıkları var sen bunu çocuğu doğurma devlete çok yük olur... ailenin verimini düşürür ..sizin piskolojini bozar develtinize yaralı olmamassınız... bu çocuğu kanun namına almak zorundayız dese mesela ...?
hangi anneye ..nasıl anlatırsınıız bunu...
gerçi çok büyük özürlerle doğan bebeklerin önceden teşhis edilmesini uygun görüyorum kısmen ama ... basit rahatsızlıklarla da olsa yeni doğacak bir bebeğe karşı doğmadan ön yargımızı kim engelliyecek...
herşeyi bilmek zorunda mıyız ? Yaratıcı'nın kader denilen şeyini hiççe mi sayacağız ...bunun sınırı nerde ?

daha bişey demiyorum ...
şu geliyor aklıma ...
biz büyük ve kirlendi bu dünya :S

Biraz on 27 Ocak 2009 15:54 dedi ki...

>TUĞBA'NIN DÜNYASI
Mesela ben kendi acimdan soyliyeyim uzun yasamak istemeyen bir insanim. Ama boyle bir Cd'nin varligi hayati yaslilik surecinde ya da bilinmeyene dogru olan yolculugumuzda biraz kolaylastirabilir diye dusunuyorum. Uzun yasamak yerine kisa da olsa saglikli yasayabilmek...

Biraz on 27 Ocak 2009 16:01 dedi ki...

>ıvır zıvır
Belki de kader cizgisi bu olacak...degistirebilip negatiften positife dondurebildigimiz hayatlar kaderin de bir cizgisi belki de...kim bilebilir ki.

Eskiden cocuklar o kadar basit hastaliklardan hayatlarini kaybediyorlardi ki buna da kader deniyordu...o zaman icin oyleydi belki ama simdi oyle degil. Yasamlarina devam ediyor ve hatta bu hastaliklar simdilerde onemsiz cocuk hastaliklari olup cikti. Burada da kadere bir mudahele yoktu tipki ileride genetik mudahelelerle aydinlanacak yasamlarin olmasi gibi bir durumdur bu.

Diger taraftan tam da bugunde tam da su anda hastanelerde hep hayatlar kurtarilmiyor. Ozellikle yasli insanlar konusunda buyuk bir vurdum duymazlik var "yasamis yasayacagi kadar" denip gerekli mudaheleler yerine oldugu gibi birakiliyor. Halbuki hayat her yasta kutsal.
Sonuc olarak vurdum duymaz ve tehlikeli insanlar hep olacak ama iyilikler de var olacak...sona dek.

upperBound on 27 Ocak 2009 18:13 dedi ki...

>ivir zivir

Filmin adi Gattaca...Herkese tavsiye ederim. Zamaninda ismi duyulmadi ama guzel bir film.

Ferhanca on 27 Ocak 2009 20:48 dedi ki...

Yazdıklarınıza şunu da eklemek gerekir mi? şimdi aklıam geldi 20 yıl sonar kaç kilo olucaksın erkeksen göbek çıkıcakmı kadından kursak gibi mide göbek memeden aşağıda kaçkat olucasın:))bunlarda çıksa ne güzel olur ..
zaman içinde tek kalmak hoş olmuyor.bir bakıyorsunuz kendinizde hiç bşey yok aynı sınız çevreniz almış başını gidiyor çok sinir bişey.
bu maddeyide ekle sen:)
harika bir yazı.
valdimirin dediği gibi korsan da cabası işin:))

Biraz on 28 Ocak 2009 16:55 dedi ki...

>Ferhanca
Aslinda obezite genetik kokenli olsa da diger yandan bir yastan sonraki hatta genckken bile gobek baglama durumlari bence bizzat kisinin kendi cabasi ve cabasizligiyla:) ilgili diye dusunuyorum.
Begeni ve destegin icin ise cok tesekkurler.
:)

Biraz on 28 Ocak 2009 16:56 dedi ki...

>BackyardFlyer
Film linki icin cok tesekkurler iyi bir katki oldu....guzel bir filmdir...ben de cok begenmistim o filmi.

 

Blog Listem

Hayattan ve Masallardan Biraz Copyright © 2009 WoodMag is Designed by Ipietoon for Free Blogger Template