17 Oca 2011

Stresin sizi yok etmesine izin verin - 3

Stresin böylesine kronik hale gelmesi ve sürekli bizi içten içe yok etmesi hatta akıl sağlığımızı tehlikeye atması pek kabul edilecek bir şey değil. 
Hani şu yaşadığımız, soluk aldığımız anı yaşamak diyoruz ya.  
Aman anı yaşamak çok önemli diyoruz ya. 
Çoğumuz bunu sadece yazıyor ya da düşünüyoruz. 
Anın farkında olup da yaşayabilenler ise çok az.

Gerçekten uygulamak isteyenlere ve hatta stresten uyayamayıp, tüm gece uykusuz kalanlara bir kaç önerim var. 

Bu öneriler bile kronik strese yakalanmanıza engel olabilir. 
Ya da stresin zararlarından koruyabilir. Eğer bu yazacaklarımı alışkanlık haline getirebilirseniz tabi.

  • Planlı, programlı olmak elbette çok yararlı. Ama mesela size stres ve sıkıntı verecek bir durumu daha gerçekleşmeden düşünmeye başlamak son derece yararsız bir davranış. Aynı zamanda sonrasında zaten yaşayacağınız o stresli durumu önceden ve gereksiz yere yaşamak yükü var bir de.
    Bunun yerine kendinize “şu anda olmayan şeyler için streslenmemeliyim” telkininde bulunmak, bunu da mantığı işin içine sokarak yapmak en sağlıklısı.
    Mesela yarın sabah o otobüs durağındaki kalabalık içinde o sevimsiz bekleme anını düşünmek ve hatta nasıl o kalabalıktan sıyrılıp da otobüse bineceğinizi gözünüzün önüne getirmek son derece tatsız ve stres verici bir an. Halbuki sıcacık evinizde otururken daha bir gün öncesinden bunu düşünmenin hiç bir yararı yok.

    Zamanı geldiğinde başa çıkacagım, şimdi değil!” diye kendinize telkinde bulunabilmek önemli. Zaten daha şartları dahi oluşmamış ve gerçekleşmemiş bir durumu neden öne almak isteyesiniz ki?

  • Uykunuz kaçıyor stresten uyuyamıyorsunuz.
    Eğer o anda yataktan kalkıp o işi çözebilecek imkanınız varsa...ne yapıp edin kalkın ve çözün.
    Fakat buna imkan yoksa o zaman en iyi yapabileceğiniz iki şey var biri kendinizi stresten dolayı uykusuz bırakmak.
    Diğeri de zaten o anda yapabileceğiniz bir şey olmadığı için tüm bunları kenara koyup uyumak.
    En azından uykusuz kalmamak.
    Yarın daha güçlü ve zinde güne başlayıp, sorunlarla kendi gerçek zamanlarında mücadele etmek.

Bu iki tavsiye de size fazlasıyla ağır mantık çizgileri ile çizilmiş gelebilir.
O zaman size kalıyor ya bu önerilere kulak asmayıp, streslerden streslere yuvarlanacaksınız, uyumaktan başka bir seçeneğiniz olmadığında bile uyumak yerine uykusuzluğu zorlayacaksınız.

Ya da mantıklı düşünüp, stresle aklınızla mücadele edeceksiniz.

Bu yazı dizisini bir dilek ile kapatıyorum;

Frontal korteksi gelişmiş, akıl sağlığı yerinde insanlar ile karşılaşmanız dileklerimle.

Sonuçta tüm streslerimizin kaynağı yine insan!

10 Yorum:

özii on 17 Ocak 2011 09:01 dedi ki...

Off Birazcım off öyle güzel , öyle doğru , öyle yapılması gereken şeyler ki anlattıkların...

Hani bilipte uygulamamak vardır ya , ben çoğu zaman bunu yapıyorum sanırım. Mantıklı olanı bilip duygusal yaklaşıyorum olaylara ve sonuç : stresle baş edemeyen dahada kırılgan bir ben...

Yaşayacağım stresli bir olayı pek çok versiyonuyla yaşıyorum an be an...Başka seçenek kalmıyor gerisi sürpriz oluyor zaten. Desene diyecek sözüm yok kendin yapıyorsun diye :))

Ne diyeyim haklısın.

Sevgiler...

Biraz "Biraz" sözü dinleyeceğim Söz...

guguk kuşu on 17 Ocak 2011 09:16 dedi ki...

yav bu frontal korteks gelişimi dışardan bakılınca anlaşılabilir mi, ip uçları var mı?

Belgin on 17 Ocak 2011 10:02 dedi ki...

Önerilerini uygulamaya calisacagim, insallah becerebilirim..

Sevgileyle kal

Biraz on 17 Ocak 2011 21:08 dedi ki...

>özii
Elbette bunlar gundelik ve saglikli iken alinacak onlemler. Bir takim rahatsizliklar ya da agir depresyonlar elbette bu tur telkinlerin ise yaramasini onluyor. Durumumuz agirlasmadan hazir saglikliyken ve kendi kendimize telkinlerle care bulabiliyorsak bir an once bu yolu secmeliyiz diye dusunuyorum.

Bu asiri stres halleri hakikaten bir zaman sonra vucudu artik fizyolojik olarak etkilemeye basliyor. Strese surekli maruz kalmak tehlikelidir derken.Bunlarin hepsi arastirma konusu, hic biri de hani lafta kalan yorumlar degil.

Biraz on 17 Ocak 2011 21:18 dedi ki...

>guguk kuşu
Ikinci bolumde yaziya yeni ekleme yaptim, oldukca carpici bir hikaye. Davranis biciminin degismesine guzel bir ornek ama pek bir de acikli ve talihsiz bir durum kisi icin.

Disardan bakinca cevremizde bir suru abi abla var aslinda ya cok az gelismis ya da gelismesi durmus:)

Biraz on 17 Ocak 2011 21:19 dedi ki...

>Belgin
En azindan denemekte yarar var...Kendimize bu tur telkinlerin cok buyuk yarari var. Cunku bir an icin bile olsa kendimize disaridan bakma imkani sunuyor ki bu cok onemli bir sey.

pınarpare on 21 Ocak 2011 14:14 dedi ki...

"her şeyin başı sağlık!" derlerdi eskiden...sağlık olmadan ne olur ki demeye getirerek,haklıydılar da...ama artık "her şeyin başı stres!" denmesi daha bir anlamlı,her ne kadar olumsuz betimlemeler söz konusu olduğunda olsa da.sadece psikolojik sağlık sorunlarında değil fiziksel rahatsızlıklarda da bir bilene danışıldığında alınan cevap bu çünkü bu stres denen meret yiyip bitiriyor bizi...bunu biliyorduk da frontal korteksi ve bize neler ettiğini bilmiyorduk.ne diyeyim yaşasın ve yıkılmasın hipokampüsüm.çünkü benden ona hayır yok:))uyumayı seviyorum ama bu streslede çok ahbap olduk be,ayrılamıyoruz:))zaten git diyemiyorum dediğimde de o yeterince yer etmiş oluyor kendine...ama Biraz ı dinlemediğimiz olmadı hiç,deneyelim,bir de burdan yakalım...
sevgilerle...

Biraz on 23 Ocak 2011 03:46 dedi ki...

>pınarpare
"yaşasın ve yıkılmasın hipokampüsüm" sevdim bu deyisi:) guzel bulus:)

Esin Bozdemir on 24 Ocak 2011 21:05 dedi ki...

Sevgili biraz, stresle ilgili ne çok şey öğrendim..her 3 postunda da bilimsel konuları bize öylesine anlaşılır bir dille aktarmışsın ki!ve ben ne çok şey öğrendim.
Sonunda bağladığınız en önemli noktada bu ayrıntıda saklı sanırım!akıl sağlığı (frontal korteksi:)bu arada yeni terimlerde öğreniyoruz sayenizde:)gelişmemiş ruhsal olarak ve beynini geliştirememiş insanlardan uzak durmak en önemli çare olmalı...
Bu değerli bilgileri bize öylesine güzel ve zaman zaman mizahi bir dille, yazan-anlatan "biraz'a" selam olsun...sevgiyle kalın...

Biraz on 25 Ocak 2011 04:23 dedi ki...

>Esmir
Merhabalar Esmir,
Cok tesekkurler cesaret verici ovgun ve de destegin icin.
Acikcasi amacimda bu sekilde yazilarin sayisini artirabilmek. Mesela bence bu tarz yazilar yani bilimdeki son gelismeleri ya da ilginc bir takim bilim oykulerini okuyucu yormayacak sekilde anlatan pek kimse yok bunu bizim dilimizde yazilan yazilar icin demek istiyorum. Yoksa yabanci dillerde elbette bu tarz var. Mesela Derkenar"da da agirlikli olarak bunu yapmaya calisiyorum.

Dedigim gibi cesaret verici ovgun ve destegin icin tekrar cok tesekkur ederim. Sevgi ve selamlarimla.

 

Blog Listem

Hayattan ve Masallardan Biraz Copyright © 2009 WoodMag is Designed by Ipietoon for Free Blogger Template