13 Kas 2008

Hayaller ve Gerçekler


“Psssttt….Küçük! Kekik de atalım mı?” diye sorardı kasap abi.

Ben de “atın abi” diye cevap verirdim.

Yani her ne kadar, her biftek, pirzola alışımın sonunda kekik isteyeceğimi bilse de…o hep sorardı. Ben de hep onayı verirdim.

“Atın abi”

Bir nevi müşteri hizmetleri aslında…Küçük bir çocuğu bile ciddiye alan bir esnaf. 

Küçükken, büyüdüğümde kasap olma hayalim vardı.

Sorarlardı büyüyünce ne olacaksın diye?…Sayardım ben de

kasap,

balıkçı,

bi de belki doktor.

“Gülerlerdi kasap ha?…Hah hah hah.”

Ne gülüyonuz ki?
Ben o sıralamayı bizzat önem sırasına göre yapmıştım…kasap öncelikli mesleğimdi.

Kasap dükkanına gidince, kasap abinin o eti alıp kestikten sonra kıyma makinasına atışını, öbür taraftan cıkarken, eliyle yön vermesini...sonra en baştaki örnekte olduğu gibi “kekik de atalım mı?” şeklinde müşteri hizmetlerini itinayla gerçekleştirmesini…ve parmak uclarıyla aldığı bir tutam kekiği ete serpiştirirken, abinin bazı parmaklarının yerinde olmadığını görmem içimi burksa da…“Eee her mesleğin zor yanı vardır” düşüncesi ile içimi yumuşatırdım.

Hatta o pirzolayı böyle ÇOTANK!!! diye ezmesini…çeşitli bıçak tiplerini eti keserken kullanmasını…(vay be ne kasapmiş di mi?)

Sonra etleri o yağlı kağıda dizip rulo şeklinde sarmasını filan hayranlıkla seyrederdim.

“Kekik de atalım mı?” sorusu artık…benim orayı terketme zamanımın geldiğinin göstergesiydi.

Ha bir de kıymayı tartarken küçük küçük alıp koyması filan da ayrı bir hasta edici durumdu. Süperdi işte.

Biraz piskopat bir yazıya dönüşüyor diye düşünüyorsanız…aldanıyorsunuz.

Çünkü bu örnekten yola çıkmamın sebebi…"birilerimizin hayalleri bazılarımızın gerçekleridir" fikrini tartışmaya açmak istememdendir.

Gerçekten de benim hayalim kasap olmak iken o abi bizzat o gerçekliği yaşıyordu.

Sonra ben kasap olamadım tabii.

Ama büyüdüğümde evimde süper yemek yapabilen…neredeyse kasap gibi etleri itinayla kesebilen bir abiye dönüşecektim. Bunu o zamanlardan bilemezdim.

Bazi çiftleri görürsünüz ya da sizleri görürler özenirler.

“Vayyy bee ne kadar da iyi anlaşıyorlar…”diye içlerinden geçirirler.

Onların hayali sizin gibi bir aile kurmak iken, siz bizzat o gerçekliği yaşıyorsunuzdur.
Çok muhteşem bir olaydır…
Düşünsenize siz de zamanında böyle bir şeyin hayalini kurmuşken şimdi onu yaşamaya baslamışsınızdır.

Demek istedigim her türlü durumda ilişkilerde de…gerçekler hayaller ile başlar.

Hayaller belki zaman içinde biraz şekil değistirebilir ama iyi niyetle bağlı kalmışsanız ve kendinizin de farkında olmayı başarabilmişseniz…işte o hayal ettiğiniz şey artık neyse, olabilecek en iyi şekli ile gerçekleşecektir.

Bu arada şunu da yazmadan edemem…Bunları buraya ne komiklik olsun diye, ne de uydurarak yazdım.
Sadece inandığım ve bizzat yaşadığım şeylerdi bunlar.

(Aslanım!…açıklama yapmak zorunda mısın?...Okuduk anladık…tamam...güzel işte kasap olayı filan!...neyse öbür blogta ne yazıyo...ona bakiim ben asıl)

-------------
Not: Bu yazım ilk olarak 12.08.2007'de MB'de yayımlanmıştır.  Sevdiğim bir yazımdır :). Buradaki arşivime almam gerekiyordu.

10 Yorum:

My little Montenegro on 13 Kasım 2008 10:08 dedi ki...

Gerçekler hayaller ile başlar :DBunu savunduğum bir muhabbette bana kalktı birisi şunu dedi "hayalperest olmayı nasıl savunursun"..."Sen bunu nereden biliyorsun" dedim kocaman adam bana babam zamanında "hayalleri ile yaşayanlar sadece hayalperestlerdir" demişti dedi...Olabilir ama iki şey nekadar farklı hayallerden yola çıkıp gerçekleştirmek için çaba sarfetmek ve yangelip yatıp paso hayal kurmak...Ben hayallerimi seviyorum gerçeğe giden ilk adımı attığımı biliyorum çünkü...Hayallerinin ardına saklanıp armut pişçilerden olmamayı öğretmemiş babası O'na ve sanıyorum ki kestirip atmış...Bunu bir insana bakıp kendi gerçeğini nasıl buluyorsun diyememek çok tuhaf çünkü başkalarının ideallerini ideal edindiğini anlıyorsun...Hayalperestlik kötüdür diyip kendi mesleğini yapmasını zorlayan babadan başka birşey beklenemez di değil mi...TEşekkürler bu güzel anımsatmalar için...

sufi on 13 Kasım 2008 10:29 dedi ki...

Hayal ediyorum öyleyse hayal ettiğim orada vardır ve olacaktır."Düşünüyorum öyleyse VARIM" der gibi...

Kasap amca ordamısın? kekik atarmısın yazının üstüne mis kokulu dağ kokulu olsun.

Seyyah on 13 Kasım 2008 10:52 dedi ki...

bence hayal kurmak en insani yanımızdır. bu yüzden herkesin çocukken daha güçlü, sınır tanımaz uzun vadeli hayalleri olur, gerçeklenmesi biraz daha zordur. büyüdükçe koşullara göre hayal kurmaya başlıyoruz galiba daha kolay gerçekliyoruz. ve gerçekler kesinlikle hayallerle başlıyor, en azından hakkını vererek hayal kurmayı becerebilen insanların hayatında.. çok keyifli bir yazı olmuş..

metanoia forever on 13 Kasım 2008 11:41 dedi ki...

ne garip, doktor olmak isteyenlerin aslında ilk meslek tercihlerinin kasaplık olması. Bende hep kasap olmak isterdim ve kasapcılık oyunu en favori oyunumdu. O kasaba ilk girildiğindeki et kokusu çok hoşuma giderdi ve senin harika bir şekilde anlattığın diğer şeyler. Bende diş hekimi oldum sonunda ve ben de yemek yapmayı çok severim. etleri kemikleriden ayırmayı, uygun şekilde parçalamayı...
Bütün bunlar bi yana, iyidir kötüdür bilmem ama hayalsiz bir yaşam düşünemiyorum. O hayali gerçekleştirmenin kaygısı olmadan kurabilmek, onu hergün biraz daha süsleyebilmek.....beni çok mutlu ediyor...Bir gün bi kitap-kafe açma hayalim gibi....belki hiç olmaz ama bu benim şuanda o hayali kuararkenki keyfimi de hiç bozmaz.

Yeşim Özdemir on 13 Kasım 2008 12:23 dedi ki...

Ben küçükken çöpçü olmayı çok istiyordum. Neden istediğimi anımsayamıyorum ama o uzun saplı çalı süpürgesi pek bir hoşuma gidiyordu:) Gerçi iyi ki de olmamışım çünkü toza allerjim çıktı yıllar sonra. Bazen süpürgeyi bile ameliyat maskesi takarak yapmam gerekiyor:) Bir dönem de kiminle evleneceksin diye sorarlardı küçükken... Ben de... Dur yav ben bunu bir blog yazarak anlatayım:) Heheheheh sağol arkadaşım ilham böcüsü oldun:)

beenmaya on 13 Kasım 2008 16:43 dedi ki...

bu hayatta gerçeklerimizle varız doğru olan bu. ama düşlerimizle yaşarız ve yaşıyoruz aslında, hayatla olan asıl bağımız bu öyle değil mi...

Aydan Atlayan Kedi on 13 Kasım 2008 18:40 dedi ki...

Ben çocukken bakkal olmak istiyordum hala da bakkal olmak istiyorum :) Hayal aynı ama sebepler değişti. Çocukken "bol bol şeker çikolata yerim tüm meşrubatları ben içerim yan gel yat gel keyfim gel bir hayatım olur" diye hayal kuruyordum şimdi ise "çekilir mi bu koşturmaca yahu, bir köye gidip bakkal dükkanı açsam, şöyle dağa karşı olsa dükkan, gazetemi kitabımı okusam, yan gel yat gel keyfim gel bir hayatım olsa" diyorum :) Anlaşılan sadece "yan gel yat gel keyfim gel bir hayat" bölümü aynı kalmış:D
Not: Çok güzel bir yazıydı, çok içten ve çok sıcaktı...

Biraz on 13 Kasım 2008 22:19 dedi ki...

>agnus dei
gecenlerde yazmistim hatta gercekler hayallerle baslar diye. Bence hayalperestlik ile hayalleri ile yasayan insan cok farkli iki insan. Hayallerle yasamak lazim ki hedefimiz olsun. Hayallerin en guzel yani motive edici oluslaridir...ama ciddi olarak onlarin gerceklesmesi icin caba gosterirsek yararlari var tabii ki.

>sufi
oyle aslinda hayal ediyorsak demek ki onu gerceklestirecek bir seyler var bizde...umut, hayal etmenin kardesidir bence.

>nily
en kotusu ise boyle karamsar ve depresif insanlarin etrafimizda bulunmasi cunku hayallerimizi de caliyorlar...zaman icinde kuruyoruz hatta. Bence yasam heyecani olan insan hayal kurar.

Biraz on 13 Kasım 2008 22:26 dedi ki...

>metanoia forever
kasap kokusu aslinda beni en cok cekerdi galiba...bir de restoran acma hayalim de var...ama bu hayal mesela aklimin kosesinde eglencelik bir sey...yapmak icin caba sarfetmeyecegimi biliyorum...sadece dusunmesi hosuma gidiyor.

>yesim ozdemir
:)copcu ha!:)
ben bi de minibus muavini olmak isterdim...hani abiler boyle iki uc adim atip minibuse biner "tikirt" diye kapiyi filan kapatirlardi ya...bir de para ustu filan vermeler...seyrederdim kucukken muavin abiyi oyle.:)

>beenmaya
gerceklerin kaynaginda da hayal etmek yok mudur acaba...ben hayal etmeyi daha cok hedef belirlemek gibi dusunuyorum galiba.

>aydan atlayan kedi
simdi hayal kirici adam oliim hemen...yok bakkallik pek iyi olmaz simdi...market acmak filan daha iyi(daha cok para kazanirsin)
anlattiklarini anlamayan adam modeli bu herhalde...adam hala daha cok para diyor:)

7.oda on 16 Mart 2009 15:24 dedi ki...

ben de küçükken kasaplara hayrandım ve özeniyordum iyi mi :)) kasap olmak hayalim olmadı hiç -hiç kadın kasap görmediğimden olabilir- ama kasaba gitmeyi nasıl severdim. bizim kasabın bütün bıçakları da duvarda ip gibi bir şeyde büyükten küçüğe doğru sıralıydı..
evet evet çok hayrandım ben de kasap amcaya.. kıyma makinesine eti atmasından aynen anlattığın gibi küçük parçalar halinde istediğin gramı tutturmasına, etleri dövmesine, kesmesine.. büyük bir ustalıktı benim için de :)

 

Blog Listem

Hayattan ve Masallardan Biraz Copyright © 2009 WoodMag is Designed by Ipietoon for Free Blogger Template