6 Oca 2011

Bilim adamı olabilmek üzerine

Bugün gazetelerin birinde Prof. Dr. Ali Nesin’in bir yorumunu okudum bilim adamı olmak üzerine. Bilim adamı olmak konusu ile ilgili yazmadan önce bu sıfat ile ilgili çok kısa bir şeyler yazmak istiyorum.
Şu sıralar bence gereksiz bir tartışma var. “Bilim adamı, bilim insanı, bilim kadını” acaba hangisini demeli?...Kadın erkek ayrımı mı olur? (Eğer bilim adamı filan dersek...).
Bence artık öyle bir noktada ki bu sıfat, “bilim adamı” derken cinsiyetten çok bir meslek sınıfı kastediliyor. Bilim adamı demek genel bir sıfat artık. Kadın olsun erkek olsun bu ayırım yok bence. İlle de bunun da suyunu çıkarmak durumundayız sanki.
Hele bir de “bilimci” gibi yapay sıfatların arayışında olmak ise çok gereksiz bir çaba. Sıfatlara çok takmış ve sıfatsız yaşayamayan bir toplum olmamız belki de bu konularda bu kadar gereksiz kasmamıza sebep oluyor diye düşünüyorum.
Bilim ile ilgili bloglar yazdıkça bir sürü email alıyorum, bilim adamı olmak isteyen öğrencilerden. Bunlardan bazıları lise öğrencisi, bazıları ise artık üniversiteyi bitirmek üzere. Kısacası her eğitim aşamasında ki öğrencilerden emailler alıyorum. Ortak noktalarından biri para kazanır mıyım sorusunun fazlaca olması. Diğeri de ailelerin bilim adamı olma durumuna hatta ihtimaline  fazlasıyla burun kıvırarak bakmaları. Eee ekmeğini kazanmak lazım...elbette aileler bu kadar baskı kuracak ve hatta pazarlık yapacak.
Hakikaten öyle mi?
Tam bu noktada Ali Nesin’in söylediklerini alıntılıyorum.
Ali Nesin diyor ki “Bir akademisyen ekmek parası kazanmak amacıyla akademisyenliği seçmemiştir. Kendini adadığı, varını yoğunu koyduğu bir dalda çalışmak istediğinden, yani ulvi nedenlerden akademisyen olmuştur. Bunun sonucu olarak ekmek parası kazanması bu basit gerçeği değiştirmez.

Hakikaten de gerçek akademisyenler için durum böyledir.
Zaten bilim adamı sıfatını kullanmak için bu fedakarlığı da göze almak gerekiyor.
Para elbette önemli.
Parasız yaşanmıyor, üzerinde çalıştığımız projeler parasız dönmüyor. Fakat burada çok önemli bir detay var, bilim adamı para kazanmak için çalışmıyor. Uzman olduğu alan ile insanlığa bir şey katabilmek için çalışıyor.
Bu elbette çok ütopik gelebilir. Fakat şahsen gerçekten böyle bilim adamları ile ve bilim adamı diye geçinenler ile de tanıştığımdan ve hatta calıştığımdan aradaki farkı çok iyi görebilenlerdenim. Bu farkı görebilmek konusunda hiç alçak gönüllülük yapmayacağım.
 
Bizim ülkemizde de, burada ABD’de her türlü adam mevcut. Ama örnek alacaklarımız bu işi hakkıyla yapanlarsa, diğer kötü örnekleri konuşmaya bile gerek yok.

Bilim adamı olabilmeyi isteyen öğrencilerin zaman içinde paranın da zaten çok çalışmakla geleceğini anlamaları en büyük kazançları olacaktır. Yoksa ilk etapta maaş ne kadar abi, ya da para kazanır mıyım? soruları, zaten bilim adamının ilk akla getireceği şeyler olmamalı. İyi işler yapanlar zaten iyi de kazanmaya başlıyor. Hemen olmuyor belki ama sabır etmek gerekiyor. Önceliği para olan insanlar ise bilim adamlığını düşünmemeli. Diğer taraftan da dediğim gibi elbette para çok önemli ama her şey değil.

9 Yorum:

Yazmak Keyiftir on 7 Ocak 2011 02:52 dedi ki...

Sevgili Biraz !
Çok güzel olmuş ellerine sağlık. Ben de şöyle bir nitelendirme yapayım BİLİMİN ADAMI. Bence içerik ve ruh olarak çok farklı, senin çizdiğin tablodaki son örneğe uyuyor.
Yazındaki son fasıl maalesef TC de sökmüyor. Bilim Ar Ge mi ?. aç kaldığının resmidir. İyi de olsan çok ta çalışsan bu cumhuriyette değil.
Sevgiyle...

Biraz on 7 Ocak 2011 08:12 dedi ki...

Sevgili Ali,
Tesekkurler.
"Bilimin adami" sozu buradaki yazdiklarimin ikonik kelimeleri gibi olmus. Kisacasi iki kelimede anlayana guzel bir ozet vermissin bence.

O zaman soyle demeli belki de ac kalmamak ama ayni zamanda bilimi de gercekten ypabilmek icin bilim neredeyse orada yapmak lazim...kutuplarsa kutuplara gitmek, okyanusun ortasi, ardi, onu, neresi ise artik...
Sevgi ve selamlarimla.

guguk kuşu on 7 Ocak 2011 19:28 dedi ki...

evet... ve neyazıkki...türkiye de çok zor. heleki bilimin kadını olmak heleki 3 çocuk annesiysen heleki sonuncusu henüz 9.5 aylıksa......bütün bunlar bir yana bilim insanı olmak sabah 8 akşam 5 işi değil bütün hayatını zamanını alan bir yaşam biçimi (o nedenle meslek demiyorum). maddi kısmı ise korkunç boyutta türkiyede. burda bilim adamları herşeyden önce maddi olarak cezalandırılmakta. ben dişhekimliği fakültesindeyim hem hasta bakıyorum hem öğrenci eğitimim var (pre ve postgraduate) hem akademisyenim.......
kendimi kutluyorum. ötesi yok. gerçekten seviyor olmalıyım.

Biraz on 8 Ocak 2011 06:32 dedi ki...

Anlattiklarina katiliyorum, hakikaten cok zor ve senin neredeyse 24 saat devam eden iki isin birden var.

Bilim adami olunca dedigin gibi 8-5 insani olmuyorsun. Burada bir de yarismali bir tarz da var bu iyice 7/24 yapiyor bizim alani.

Esin Bozdemir on 8 Ocak 2011 18:53 dedi ki...

Bu şartlarda bütün mesele; BİLİM ADAMI'mı olmak yoksa BİLİMİN ADAMI mı' ol-mak, olun-mak isteniyor !!! genç adaylarımız sanırım en çok bu iki ince ayrıntıyı dikkate almalı :)

Bu güzel paylaşım için teşekkürler biraz..

Sevgiyle kalın...

Biraz on 9 Ocak 2011 07:08 dedi ki...

>Esmir
Haklisin bu ince ayrinti onemli ama egitimin ilk yillarinda cogu ogrenci bunun farkina varmiyor. Zaten yazdigim gibi bana gelen emaillerin cogunda iki sey gozume carpti biri para kazanir miyim ve hemen kazanir miytim sorusu. Ikincisi de ailelerin pek desteklemedigi. Mesela belki de ne oldugu belli olmayacak bir muhendislik dalini secmek bile aileler icin daha ferahlatici.
Destek ve begenin icin ben cok tesekkur ederim.
Sevgi ve selamlarimla.

Gökhan dedi ki...

yazı ve yorumlar için teşekkürler.ben bu sene liseden mezun oldum.tüm yazıları ve yorumları okudum,fakat yazılanları okuyunca bu meslekten soğuma ve karamsarlık sardı beni. net bir tespit ve tavsiyede bulunmanızı rica ediyorum sizlerden?.. şimdiden çok teşşekürler

Biraz on 8 Temmuz 2011 20:24 dedi ki...

Sevgili Gokhan,
Bence icini karamsarlik sarmasin.
Cunku her meslegin kolay ve zor yanlari var. Belki bu yazilarda daha cok zor yanlari anlatilmis olabilir. Bilim adami olmak aslinda oldukca zevkli bir meslek. Bu gorus elbette kisiden kisiye degisebilir. Ben bu taraflardaki calisma sartlari bakimindan konusacak olursam sunu diyebilirim; bir kere meslek hic rutin degil, her gun yeni seyler oluyor,yeni seyler ogreniyorsun,is cok dinamik.
Kendi isinin patronu oluyorsun, ama evet cok yarismali bir ortam. Diger yandan zaten her sey yarismali degil mi? Esnaflik yapsan diger esnaflarla yarisiyorsun daha iyi kazanayim daha iyi olayim diye, ya da bir memursan kidem alayim yukseleyim diye yarisiyorsun.
Sonuc olarak en guzeli sevdigin isi yapabilmek ve bunu dunyada cok az insan yapabiliyor. Onlarin arasindaysan ne mutlu diye dusunuyorum.
Icini sogutmaya ve karamsarliga hic gerek yok.
Sevgi ve selamlarimla

Gökhan dedi ki...

çok teşekkür ederim hocam.haklısınız ,bende zaten yurtdışında çalışma şansına sahip olmayı diliyorum,inş başarırım.öte yandan umarım ülkemiz de özellikle moleküler biyoloji,nanoteknoloji,biyoteknoloji vs. alanlarda gelişme kateder ama bunun çok çok çok uzun yıllar alacağını düşünüyorum "bu gidişle"

 

Blog Listem

Hayattan ve Masallardan Biraz Copyright © 2009 WoodMag is Designed by Ipietoon for Free Blogger Template