Yıl 1987... Telefon çaldığında evdeki herkes "acaba bana mı?" diye merak eder. Hatta herkes telefonu açma çırpıntısına girer.
Yıl 2007... Telefonlar yine çalmakta ama bir fark ile... bizzat size ulaşabiliyorlar ve siz de artık istediğiniz kişiye bizzat ulaşabilmektesiniz. Kimi istiyorsanız o karşınızda. Hatta görüntülü bile olarak... belki bu işin biraz detayı ama kısa zamanda bu opsiyon da rutin olacak.
Arabanızda bastığınız bir takım tuşlar sizin koltuğunuzun, aynanızın, direksiyonunuzun ayarlarını yapıyor ve hafızasına alıyor... Ama sizin ayarlarınız bu... Eşiniz binince onunki farklı...
Dikkat ettiniz mi?
Hayatımızda pek çok şey bize özgü olmaya başladı.
Ya da daha acımasız olan kelimeyi yazayım:
Bireyselleşiyoruz!
Herşey bize özel olmaya doğru gidiyor. Bu çok doğal çünkü hepimiz özeliz.
Şimdilerde sağlığımız da bize özel...
Öyle sıradan değil.
Hadi tam olarak değil ama yakın hem de çok yakın bir gelecekte tedaviler, teşhisler de bize özel olacak; mesela birazcık ilkel de olsa ilk uygulamaların bir 5 yıl içinde hayatımıza gireceğini söylemek hayal olmaz... Hayalcilik hiç olmaz.
Hepimiz farklıyız, DNA bazında yüzde 0.1 lik fark var aramızda ama çok önemli.
Hayat detaylarda saklı aslında.
Tüm kabalıklarımıza rağmen herşey detaylarda saklı.
Özellikle kanser ile ilgili çok yoğun çalışmalar var.
Alan ile ilgisi olan insanlar elbette biliyor ama artık alan dışındaki insanlara da duyurmak lazım. Öyle heyecan yaratmak için değil neler olup bittiğini bildirmek bakımından çok önemli.
DNA çip. Duydunuz mu hiç bunu?...
Duymadıysanız eğer kısaca bahsedeyim. İnsanoğlu yaklaşık 25-30 bin gen taşıyor. Saçınızın renginden hangi hastalıklara yatkınlığınız olduğuna kadar pek çok bilgi var bu genlerde.
Hiç hafife almayın!
Kibrit kutusu büyüklüğünde ve belki 2 cm kalınlığında bir cisim düşünün.
Binlerce kareye bölünmüş ve her bir karede genlerinizi yakalayabilecek küçük molekül (nükleotid) dizileri yerleştirilmiş. Mesela kanser hastasından alacağınız bir örneği bu çip ile muamele ettiğinizde hangi genlerin aktive ve hangilerinin inaktive olduğunu bulmanız mümkün.
Sonrası genler arası ilişkilerde saklı, tıpkı bir yol haritası gibi hangi genin kiminle ilişkide olduğunu ya da hangi genin kimi baskıladığını ortaya çıkarmak mümkün.
İşte bu noktada bireysellik işin içine giriyor.
Her birey kendine özgü.
Bakmayın şimdilerde uygulanan ve herkesi bir çizgide tutan tedavilere.
İşler daha da karmaşıklaşacak ve daha bilgili olmak gerekecek her konuda...
Doktorların da tıp fakültesinden çıktığı bilgilerle durumu idare etme imkanları olamayacak ne yazık ki (bu her doktor/bilim adamı için geçerli değil, her daim kendini yenileyen doktorlar/bilim adamları bunun tamamıyla dışındadır)
Nerede kalmıştık...?
Bireysel tıp, evet herkesin durumuna göre bir ilaç dizaynı geliyor.
Ve hatta nokta hedef diyebileceğimiz türde bir yaklaşım söz konusu.
Bugün bilgisayarların da yardımıyla binlerce molekül deneniyor acaba hangisi o hastalığı yaratan proteini bloke edebilir diye.
Mesela 30bin molekül...
Mesela 50bin...
Ya da belki 200bin...
Bunları laboratuvarda denemek ve sonuçlarını görmeye ömür yetmez.
Hatta ömürler yetmez.
O bilgisayarlar yardımıyla denenen binlerce molekülden umut vaad eden bir kaç tanesi laboratuvarlara gönderiliyor.
Onlar daha sonra işte bizlere ilaç olarak dönmeye başlıyor.
Elbette burada yazdıklarım detaylardan özenle kaçınılarak yazılmıştır. Amacım bireysel tıbbın hayatımıza girmesiyle çok şeyin değişeceğinı duyurmaktır.
Resim= David Kawai
(Resim Dnaçip ya da diğer ismiyle gençip görüntüsüdür.)
Bu yazım ilk olarak MB'de yayımlanmıştır.
7 Yorum:
Gelişen teknoloji hiç şüphesiz vazgeçilmezlerimizden oluyor.Peşinde bireysellik adı altında yalnızlık getirse de.Otolordaki teknoloji süper.Uzaktan kumandalı ısıtma sistemine bayılıyorum örneğin.DNA çipi ilk duydum ,süper.Bilgilendirdiğin için teşekkürler.sevgiler.
bireyselleşmenin sonu yok.. bi süre sonra öyle çok bireyselleşicez ki organlarımız tek tek eyalet olacak, dokular özerk cumhuriyet kurmaya kalkıcak, her bir hücre vik vik vik konuşmaya başlayıcak. bana ne bana da özel haklar falan. alllaaah işimiz var valla. Eh o zaman ruh da alıır başını gider herhalde. senin başında o yüzden ağrıyo olmasın. çok ders çalışma sürmenaj olursun ne me lazım.:)
bazi hastaliklar artik hayatimizdan cikmaya baslamali ya da daha kolay tedavi edilebilir olmali diye dusunuyorum.. Kanser bunlardan biri..
bir cok turu tedavi edilebilse bile, yine de korkulan ve korkutan bir hastalik..
Ustelik daha nedenlerini anlamaktan uzak oldugumuz bir cok hastalik daha var.. ALS gibi ornegin..
Onun icin, umut edebilmek bile cok guzel..
Senin gibi arastirmacilara ne cok is dusuyor bu konuda..
Hayali bile güzel...
Hastayım der demez, ağzını bile açtırmadan yazılan nice reçeteler yuttuk.
:)) harika !
Verdigin bilgiler icin cok tesekkürler, insallah basinin agrisida gecmistir.
Saglikli ve agrisiz güzel bir hayat ve iyi bir hafta sonu diliyorum:))
Sevgiyle kal
>anka
DNA cip simdilerde cok yaygin...baslangic zamani ise 1999lar diyebiliriz 10 yil icinde cok orijinal fikirler dogdu bu ciplerden...simdi gen iliskilerinin haritalari, hastalik haritalari cikarilmaya baslandi..mesela akciger kanserinin haritasi...yayinlandi gecen sonbaharda...
>gugukkusu
:) pek bir mizahi yaklasmissin:)
yok yok basimin agrisi arada oluyor oyle.
>Mehtap P.G
Sevgili Mehtap, ben acikcasi bu konuda iyimserim...sanirim onumuzdeki 10 yil icinde hizli bir degisim gorecegiz.
>aysema
ama gercekler hayallerle basliyor...simdilerde o kadar cok bilgi akisi hizlanmaya basladiki inanilmaz baglantilarin bulunmasi artacak diye dusunuyorum...ozellikle yakin gelecekte...
>uvakimono
kesinlikle:)
>Belgin
evet evet simdi agri yok..zaten Cizgili Dunya'ya bile cizmemi engellediydi...bugun de bir devam yazisi yayinladim ona da zamanin olunca bir bakarsin.
Tesekkurler:)
Yorum Gönder