Bu lafı ne zaman duysam rahatsız olurum.
“Akıl verme” diyen kişi acaba bir takım eksikliklerini hatırlıyor da sinirlenip mi böyle diyordur acaba?
Askerde hafta sonu iznine çıktığımızda gittiğimiz öğretmen evinin resepsiyonunda sıramızın gelmesini beklerken, hemen önümdeki çocuk sabırsızlanıyordu ...bir an önce yukarıya odasına çıkabilmek için. Resepsiyondaki görevli biraz daha beklemesini, henüz odanın hazır olmadığını söyleyince öyle bir sabırsızlanmış hatta sinir de olmuştu ki anlatamam.
Aynı durum bizim için de geçerliydi. Ve orada öylece beklemek yerine bu zaman zarfında biz de kahvaltı ederiz diye düşünmüştük.
Ben de...ne bileyim bu önümde kızgınlık ve sabırsızlık ile bekleşen çocuga (çocuk dediğime bakmayın siz...koskoca adam aslında...üniversiteyi bitirmiş ya koca adam(!)...o da bizim gibi izne çıkan askerlerden biriydi).
Kibarca ve arkadaşca, “Bak istersen burada bekleyene kadar kahvaltı etsen daha iyi olmaz mı?...hem zaman daha hızlı geçer...hem de karnın doyar” demiştim de.
Bana koskocaman bir “AKIL VERME!” cevabını yüzüme dayamıştı.
“Ne akıl vermesi canım...senin aklın zaten sana yeter...benimki sadece bir öneriydi“ diye bir şeyler gevelemiştim şaşkınca ve de soğukça.
(evet o arkadaşca sesim bir anda kayboluvermişti, bu meydan okur gibi verilen cevap karşısında)
O zamandan beri ne zaman birine bir öneri getirsem..
“Bak sakın akıl verdiğimi düşünme” diye travmatik bir cümleyi de eklerim hemen.
“AKIL VERME!”
Neden acaba insanlar bu sözü ederken...böylesine gergin olurlar?
Neden karşısındakinin önerisini de dinlemezler de, hemen tüm kızgınlıklarını oracığa kusarlar.
Acaba eksikliklerinin daha bir farkına varış mıdır?
Yoksa tahammülleri mi yoktur başka insanların da doğruları olabileceğine?
Yoksa diğer olasılıkların ve seslerin varlığı zayıf mı hissettirir kendilerini ?
Belki de karışılması, hassas (!) sinirlerini bozmuştur...
7 Yorum:
Bunun bir de akıl verme huzur ver versiyonu vardır ki tarkan tarafındna dillendirilen her duyduğumda düşündürmüştür. Öneri getirirsin veya başka bir açıdan daha bakabilmesi için pencere açarsın, yüzüne çarpar pencerenin kanatlarını bu tahammülsüz insanlar. Bir de ne fark ederim biliyor musun bu adamlar (cinsiyet ayrımı yapmaksızın insan manasında yani) en akıllı olarak akıl vermeye bayılırlar ya en çok buna gülerim :)
Insanların hepsının bı icsesı kendıne aıt bı dunyası var ..Sız orada beklerken ..Dıger akadaslarınızla kahvaltı ederek o zamanı degerlendırmeyı basından kabullenmısken belkı o tek basına oldugundan ve kendısını cok yorgun hıssetıgınden, belkı ıstedıgı sadece bıraz dınlenmek oldugundan odanın henuz hazırlanmamasının yarattıgı ofke ..Yanlıs bı yönde patladı ..Yanı sızde..
Ama su da var sanırım hıc bı ınsan ona akıl verılmesınden hoslanmıyor.. yanı deyım yerındeyse belkı o an yasadıgı hatalı durumun eksıgın bı baskası tarafından farkedılmesı anında öfkeye donusuyorda denılebılır
>Evren
Aslinda orada bir sey onermistim ve akil vermek diye dusunmemistim...
Demek ki yanlis dusunmusum:)
Artik pek boyle davranmamaya calisiyorum. Travmatik bir tecrube olmus gordugunuz gibi :)
>öykü
Hakikaten de oyle...o yuzden akil vermek gibi dusunulmesin diye o travmatik cumlemi kurarim...bir de minimum akil verme eyleminde bulunmaya calisiyorum.
Diger yandan sunu da dusunuyorum yaptigim is geregi hep boyle cozum ve alternatif bir seyler bulmaya calisiyorum ya...bir zaman sonra pek cok seye karsi bakis acisi da bu yonde gelismeye basliyor galiba.
Yıllardır kronik bir şekilde mağdur olduğum bir konu bu. Bu yıl sonunda patlak verdi ve bazı arkadaşlıklarımı (aslında dost sandıklarımı) ciddi bir flitrasyondan geçirmeme neden olan bir içi sıkıntısının üzerine bastın. Öyle bir olay "bir gün DOSTUM bambularının kuruduğunu söylüyor. Bende ona başka birinden öğrendiğim bir şeyi söyleyip, bilgilensin istiyorum. 15 günde bir suyu mutlaka değiştirlmelitymiş yoksa oksijensiz kalırlarmış diyorum safça. O da bana "biz de biliyoruz" diyor o senin de tarif ettiğin edayla donup kalıyorum. tabiki biliyorsundur ama bambular kuruduğuna göre bilmiyor olabileceğini düşmüştüm ve mutlu olsun istemiştim. Ve bunun benzeri örnekler, örnekler, örnekler. Benim cümlem ve niyetim "bak bunu yeni duydum böyle yapabilirsin" onun anladığı ise şuydu "sen bilmezsin, ben bilirim, hep ben bilirim" Böyle kişilerle uğraşamayacağımı anladım. Artık üstüme vazife olmayan şeylere çok bilmiş burnumu sokmuyorum. O tip insanlar akıl ister durumda olduğunda bile onun bildiğinin en doğrusu olduğunu ifade eder tarzda kısacık konuşuyorum. İnsanlar akıl istemezler Biraz, sadece onaylanmak isterler, o anda sen de orda mızırdansaydın onun gibi "üfff yaaa bekliyecekmiyiz" cinsinden. Sana sevimli gözlerle bakardı. Aslında böyle insanları derdi çoğunlukla bağcıyı dövmektir, çünkü üzüm yemek için elini kaldırmak gerekir onlar ise oldukları yerde durmadan mızıklanıp dururlar. ve senin dediğin gibi gerçekte yapmaları gereken şeyleri bir başkası söyleyince tırnaklarını çıkarırlar çünkü içlerinde senin söylediğinin doğruluğunu bilirler. Onları kendilerine bıraktım artık. Bilgilerimi de kendime ve dinlemeye açıık olanlara.
özür dilerim ama ..diğer yorumları okumuyorum ve şöle diyorum.... o lafı diyen arkadaşın edepsizliği...
ve bizlerin yapması gereken tek şey ..
''her an sabır ve dinleme ahlakımızı'' kaybetmemiz gerekiyor iş de hepsi bu....
biliyosan da bilmiyosan da dinle iyi niyetle biri bişey demiş ama demi..
cık cııkk!!!
bak sinir oldum bu çocuğa ?!...:)
>metanoia forever
Zaten yazida da ozellikle vurgulamak istedigim yer "kibarca ve arkadasca" kelimeleriydi...aynen bu sekilde soylediydim.
Hani ukala ve bilmislik taslayan tavirli insanlar da var...ve o zaman hakikaten akil vermesinler oyle...ama boyle iyi niyetli bir sakinlige de tepki olunca...o zaman birakiyoruz...aynen senin de orneginde anlattigin gibi...vazgeciyoruz.
>ıvır zıvır uzerine
Bu tip agresif tutumlar insanin heyecanini da kiriyorhakikaten.
Sonrasina temkinli olmayi birak...hic bir daha bulasmiyorsun bile..Cunku hakikaten kelimenin tam anlamiyla "bulasmak" oluyor bu sekilde davranmak.
Yorum Gönder