Feysbuk ne kadar da popüler oldu değil mi?
Kimileri sinir oluyor, kimileri ise eski arkadaşlarına ulaşabildiklerine çok seviniyor ve yine kimileri ise yolda görse merhaba demeyecekleri arkadaşlarını(!) hemencecik listelerine alıyorlar. Böylelikle popülerim ben bakın...ne kadar da çok arkadaşım var şeysi yapabiliyorlar.
Bunlar işin sosyal yönü ve hatta insani zayıflık yönü diyelim.
Ama işin ardında pek çok alana uygulanmakta olan bir teori yatmakta. Şebeke (ağ) teorisi ya da orijinal ismiyle “Network Theory”. Bu konuyu matematikçiler elbette çok daha iyi bileceklerdir. Ben kendi kısmıma düşeni kadarıyla yorumumu yapayım.
Ağ teorisinde anlatılmak ya da uygulanmak istenen şey şöyle; Mesela A noktası olsun bu B’ye bağlansın aynı zamanda C’ye de bağlansın...hatta D’de çıksın o da A’ ya bağlansın...derken kocaman bir bağlantılar zinciri oluşsun. Hatta H noktası belki bir şekilde T noktasına bağlanacak. Tıpkı benim Fehmi abi’yi tanımam gibi...Fehmi abinin de Sebahat’i tanıması gibi bir şey.
Alın size feysbuk aktivitesi.
Bu tür ilişkiler genler arasında da var.
Kanserde mesela...bir takım genler o kadar popüler ki pek çok gen ile bağlantılı...Bunlar bir anda merkez olmuşlar.
Sanki ortam onlardan soruluyor ve sisteme giren her yeni gen bu popüler olan ile bağlantıya geçmek istiyor, böylelikle her yere ulaşabilecek sistemde.
(para parayı çeker durumu da yine aynı sistemle açıklanıyor)
Sistemden kastım, hastalığın mekanizması. Bu şekilde ana arter ya da merkez diyebileceğimiz genlerin olması sistemin kendisi için bir bakıma çok iyi...çünkü işler çabuk yürüyor, hızlanıyor. Diğer taraftan ise bu sistemi yıkmak istiyorsanız...teker teker sistemdeki genleri etkisiz hale getirmenize çok da gerek yok. Favori olanı, merkez olanı bulun ve onu yok edin, sistem tümden çöksün.
Şimdi kanser ile ilgili araştırmalarda gidişat bu tür ilişkiler haritasını ortaya çıkarma yönünde. Sistemin en çok bağlantı kurmuş olan geni aynı zamanda o sistemin en zayıf bölgesi oluyor.
Feysbuk’u...Neyse orijinal şekliyle söyleyelim.Facebook’u yapan abilerin elinde de çok güzel bir harita gelişmekte. Düşünsenize kim kiminle dost, nerede yaşar...özellikleri nedir?...ve daha bir sürü sorunun cevabı var.
Kısacası muazzam bir bilgi birikimi oluşuyor. Biz eski arkadaşlarımızı masumca ararken ve hatta popüleritemizi arttırmak için yolda görsek zar zor tanıyacağımız insanları da arkadaş listemize almaya çalışırken...işler başka yönde de çalışıyor.
Bir süre sonra reklamlarımız da bireyselleşecek...Yoksa başladı mı bile? Hatta sizi bulmak isterlerse İspanya’da Nermin teyzeye ulaşmaları yeterli bile olacak.
Son söz; Çağımızda en önemli şey bilgi...
(Bu yazım ilk olarak MB'de yayımlanmıştır.)
16 Yorum:
harikasın. Globalleşmek bu mu ki. ben feysbuka üye olmayanlardanım. Blog yazmak daha güzel geliyor bana şimdilik. Belki de kolay ulaşılan biri olmak, tanınmak istemiyorum zati cep telefonumuda düzgün kullanamıyorum. Sevgilerimle
geçenlerde insnaları sosyalleştirme amacıyla kurulan bu tarz sitelerin insanların sağlığını bozğduğuna ciddi sağlık sorunlarına yol açtığına dair bir haber okumuştum bende...
"six degrees of seperation" konusunda eskizim vardi, tam aynisi olmasa da bende buna benzer bir yazi hazirliyordum:))
>guguk kuşu
:)
ben boyle cak cuk etmeme ragmen uyeyim sebebi ise ben haric tum arkadaslarim uye ve haberlesmeleri bile oradan bir yerlerde birsey mi yapilacak orada yaziliyor cogu zaman ya da bir takim duyurular...ve ne yazik ki istemesem de uyeyim simdilik.
>beenmaya
bagimlilik bir tur...internetin kendisi de oyle ki zaten.
>Pino
Ama yayinlayacaksin di mi? yaziyi da cizimi de cok merak ettim simdi.
Defalarca çıkmayı düşünmüşsemde sadece resim paylaştığımız için kaldım . Özel bilgi paylaşımına karşıyım her türlü durumu da oradan duyurmaya gerek diye düşünüyorum .
karnım acıktı yaz
canım sıkıldı yaz
falan filan...
internet
blog facebook msn hepsı ayrı bı bagımlılık mı yaratıyor dersınız.Bır gun ( uzay cagında) artık yuzyuze ıletısım mı ??
o da ne ??????
denır mı acaba
>özii
Sevgili Ozii, dusuncelerime tercuman oldun yorumunla...ben de aynen boyle dusunuyorum.
karnim acikti...ve daha bir suru bir suru sey...insanlarin ilgi cekme isteginin baska bir karsilanma yolu olsa gerek. Faydali isler icin yardim istediginiz de mesela su layoffmaps.com durumu gibi yuzde 20 elini kaldirip biraz yardim eder gibi yapiyor...Onun disinda ise geyiklere devam etmenin yeni merkezi...kahvehane sanki:)
>öykü
Insan olarak bagimliliklara asiri yatkiniz ve kolayca etki altina alinabiliyoruz...internet bunu basarmada en yararli ortam:) Araclari da bir suru:)
Facebook üyesiyim ve şimdiye kadar bir zararını görmedim. Hatta bir dolu arkadaşımı yeniden buldum, onlarla işler yaptım, buluştum, vs..
Ben her türlü aracı ne amaçla kullanırsak, o amaca hizmet edeceğine inanıyorum. Yeri geldiğinde bir forum sitesindeki sohbet odasından da bir şeyler öğrenilebilir. Ama gazetelerde genellikle şöyle haberler çıkıyor: "Facebook'tan tanıştı, parasını kaptırdı" ya da uyuşturcu/grup seks, vs çetesine karıştı! İnsan aklını kullanmadığı sürece Facebook'a ihtiyaç yok ki! O kişi er ya da geç sanal alemde değil de gerçek alemde zaten bu tür bir olay yaşardı diye düşünüyorum.
Neyse, Facebook'un ya da herhangi bir sitenin yararlı veya zararlı olması kişiye bağlıdır! Ayrıca unutmadan söyleyeyim, Facebook'taki gizlilik ayarları o kadar gelişmiş ki hiçbir özel bilgini dışarıya yayınlamadan da üyeliğini sürdürebilir insan..
Yani "geyik bir ortam" olmasından sıkılıp da üyeliğini iptal ettirenleri anlıyorum. (bkz. eşim) :) Ama "özel hayatımız ortada", "çok sakıncalı bir bağımlılık" falan gibi nedenlere akıl sır erdiremiyorum.
(Sinirli bir yazı mı oldu ya?! Neyse, umarım olmamıştır.. Sevgiler..)
>Imge
Hmmm demek ki Facebook'u pek seven birinin damarina basmis gibi oldum bu yazimla:)
Aslinda o guvenlik ayarlari ile ne kadar oynasak da...Sitenin kuruculari tum bilgileri depo ediyor. Inanilmaz bir kaynak var ellerinde...bunun ne zarari var bana ne diyebilirsiniz.
Bir zarari yok belki simdilik.
Ama bilmedigim birilerinin bu kadar bilgiyi benim ve baglantilarim hakkinda ellerinde tutmasi pek hosuma gitmiyor.
Facebook'un elbette yararlari var...ama en cok komigime giden ve beni rahatsiz eden sey de...onca arkadasin bir muze gibi toplanip toplanip toplanmasi. :)
Bana harala gurele bir ortam gibi geliyor orasi..."bakin simdi de ne yapiyorum" ve "bakin su an nerdeyim"...vs vs
ama elbette bu benim dusuncem...
sizinkine de saygiliyim...
yaziniz sert degildi...dusunduklerinizi soylemissiniz iyi de ettiniz.
:)
Ayıptır söylemesi ben "lavukbuk" diyorum. Kimse de alınmıyor aksine onaylıyor.
Değer verdiğim insanların da orada olması benim gözümde olayın basitliğini görmem için engel değil.
İlkokul değil öncesi döneme ait olan arkadaşlarım hala benle, koşullar gereği ayda yılda bir görüşsekte bu tezgaha kapılma gafletini bir kere göstermediğim için laf aramızda kendimle gurur duyuyorum...
>saba
bir de arkadaslar listelerimizde toplanirken yuzeysellik rahatsiz ediyor...
zaten cok iyi arkadas olsaymisiz bugune kadar izlerimizi tamamen kaybetmezmisiz...diye dusunuyorum.
feysbuk üyesi değilim...ama demem şu ki;
" birbirimizi göremeden ölücez..."bu telefonlar internet vesairee çoğaldıkçaa
gerçi şuan şu internet olmasa idi ben sizin güzel bloglarınızı okuyamıyacaktım...
böyleyken böyle...
>telvin
feysbuk fikir olarak guzel elbette ama cok geyik bir ortama dogru ilerliyor.
bu arada
cok tesekkurler destek ve begeniniz icin:)
Yorum Gönder