("Lentil", Sia)
Ağırlıklarımdan kurtulduğumda etrafımı hissetmemi istemişlerdi.
Alışkanlıktan olsa gerek bakmayı denemiştim. Hissetmek yerine.
Bakmak mı?
Bakmak, çok geride kalmış bir eylem değil mi?
Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı ki.
Burada bakmak, görmek olmaz ki?
Etrafımı hissedince benim gibi bir sürü ama bir sürü baloncuğu farkettim.
Size nasıl tarif etsem?...Hani sabun köpüklerinden çıkar ya...hah işte aynen öyle.
Ama bunlar hiç patlamıyorlar.
Hep varlar...Şimdi ben de onlardan biriyim. Tıpkı sizin de bir zaman sonra olacağınız gibi.
Sonsuz bir boşlukta sanki sonsuzlarca...irili ufaklı bir sürü baloncuk...
hepsi de çok şeffaf...
hepsi de çok berrak.
Hepsi de çok temiz...huzurlu da.
Nefes almak da yok burada.
Yer çekimi olsa da biz baloncuklara hiç işlemiyor.
Ağırlık da yok.
Taşımak zorunda olduğumuz bir vücudumuz da.
Meğer ne yükmüş...nefes alıp vermek mecburiyetinde kalmak.
Oradan oraya gitmek için gövdenizi taşımak zorunda olmak.
Rüyadan uyanmak gibi bir durum bu.
Hayat bir rüyaydı. Hepsi orada kaldı ve iyiki de kaldı.
Burası çok masum ve çok güzel.
Etrafınızı hissettikçe büyük bir sevgiyi de hissediyorsunuz.
Hakikaten sınavmış oralarda olmak.
Bir baloncuğun hafifliğinde ve saflığında olabilmek için tüm o koşuşturmalar hep bir sınavmış. Şimdi o ilk günümü hatırladım...ilk nefesimi aldığım günü.
Ne zor işmiş yahu!
Oysa şimdi var olmam için nefes almam da gerekmiyor.
Ruhumun sonsuz boşluktaki karşılıksız büyük sevgiye doğru olan yolculuğu başladı...bir küçük balonun masumiyetinde.
(Sevgili Gazanfer Özcan’ın anısına olsun bu yazı...onun gibi sanatçılar için olsun...ama gerçekten sanatçılar için!)
11 Yorum:
En son cümleyi görene kadar, hep ölüme benzetmiştim anlattıklarını. Ben de ölümün hep böyle bişey olduğunu düşünmüşümdür, hafiflemek gibi yani. Nedense cehenneme de pek inanmıyorum. Tanrının merhametinin sonsuz olduğunu düşündüğüm için belki de. Ama o zaman kafam da karışmıyor değil, çocuk katilleri noolcak o zaman, bana ne onuda katiller ve tanrı düşünsün. Evet büyük ustaya burdan birkez daha el sallıyorum. O kadar çok kişiyi güldürdü ki, Onu ve onun gibileri unutmak imkansız.
Sevgılı Gazanfer Özcan a ithafen cok guzel bır yazı olmuş BİRAZ
>guguk kuşu
Iyilerin oldugu yerleri dusunelim biz..
ve guzel seyleri
ve guzel yerleri..
Zaten yeterince kotuluk var...kotuler ise kotulukleri ve o ruh halleri ile basbas kalarak en buyuk cezaya da carptirilmis olmuyorlar mi zaten?
>öykü
Tesekkurler sevgili Oyku.
Gönül ferahı bir yazı bu... Ne zaman bitmekten, yok olmaktan korkan birini görürsem hemen bu yazından söz edeceğim ona...
Kelimelerini ve beynini seviyorum...
>Aydan Atlayan Kedi
Sen de ic ferahlatan bir yorum yazmissin...mutlu oldum...Tesekkur ederim.
Kahirli yazilardan ve gunlerden uzak zamanlar dileyelim hepimize.
Olum ise hayatin kacinilmaz gercegi...cok uzucu de, yipratici da ve inanilmaz da olsa...kacinilmaz:(
Woody Allen'in bir sozu var. Olmekten korkmuyorum sadece o an orada olmak istemiyorum.
huzur içinde gidemedi sanırım..
umarım şimdi huzur ve ışık içindedir.
okumadıysan eğer şu yazıyı okumanı tavsiye ederim.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/11034156.asp?yazarid=249&gid=61
>Nily
Yan tarafa resminin altina linkini koymustum bu yazinin sabahtan...
Ne vergi borclari ve cinayetler affediliyorken...onun gibi bir adama cektirilen cefa cok da sasirtici degil...tam bizim alistigimiz gibi...alistirdiklari gibi.
Kurallar herkese uygulansa o zaman tek bir soz bile olamaz...ama oyle degil ne yazik ki?!:(
BİRAZ mim i yazdım:) sayfama bı bakar mısın:))
gerçekten bu kadar güzel mi oralarda herşey acep...
>gereksiz yazar
Belki de hayalimizde her sey cok guzel...kim bilir?
Yorum Gönder